Sarah Jio sever olarak temin ettiğim bir kitaptı. Kristin Hannah önsözü de vesile oldu elbette. Kitapta 10 farklı yazar tarafından, New York'un meşhur Grand Central Terminali'nden bir şekilde geçen yabancıların hikayeleri kaleme alınmış. Bazı hikayeler benim nazarımda yarım kaldı. Bazı hikayelerin sonu okuyucunun hayal gücüne kalmıştı. Bir hikayede diğer hikayenin bir parçasını görmek hoşuma gitse de hikayelerde olan yarım kalmışlıklar pek hoşuma gitmedi. Ayrıca en güzel hikaye tabii ki Sarah Jio'nun hikayesiydi. Diğer hikayeler de kesinlikle okunmaya değerdi. Yahudilerin zamanında gördükleri eziyeti farklı farklı hikayelerle okumuş oldum.
Ancak özellikle içinde bulunduğumuz bu dönemde yahudilerin ekstrem zorluk gördüğü döneme dair kitap okumak ne derece mantıklı bilemedim. Tüm hikayelerde Almanların Yahudilere yaptıkları zulümlerden bahsedildi. Şimdi roller değişmiş, Yahudiler hiç mağdur olmamış gibi Filistin halkına eziyet ediyor.
Ama ben her zaman, gökyüzüne dokunmamızın mümkün olabileceğini inandığımız günü hatırlatan bir şeylerin, o maceradan bize hatıra kaldığını düşünmek istemişimdir.
Onun kalbi kırıktı ve bu, vücudundaki her bir kemiği kırmaktan daha kötüydü çünkü kalpteki bir hasarı gidermek için alçı süremezdin ya da bir kol askısını alıp takamazdın.
"Çünkü ben gökkuşağının sonunda bir çömlek altın olduğuna inanıyorum. Hayatım boyunca çok seyahat ettim. Çok fırtına gördüm. En sonunda güzel bir son olur hep. O adamın beni beklediğini biliyorum."