Uzun süreden beri Osmanlı düşünce adamları, memleketin mükemmel bir ıslahata muhtaç olduğunu idrak ediyorlar, fakat kendini çeşitli unsurların daima üstünde gören ve ıslahatları birdenbire kabul edemeyeceği tabii olan bir kavimden, tiksinerek baktığı birtakım adetleri ve oluşumları kabul etmesini istemedeki zorluğu onlar da biliyorlardı.