“İsa'dan sonra beşinci ya da altıncı yüzyılda, artık aslında yaşama mış olduğu düşünülen ve kendini Paulus'un ardılı olarak niteleyen" sahte Dionysius Aeropagita , özellikle dokuzuncu yüzyılın başların dan sonra, ikonalar konusundaki Ortaçağ tahayyülünü belirlemiştir . Ona göre imgelerden -eikones, söz ederken, - éikó, her ne kadar benzeşimi ifade ediyor olsa da , iki tür imgeyi birbirinden ayırt etmemiz gerekir. Bunlardan ilki, temsil ettiği nesneyle benzeştiğini varsayarken, diğeri, imgenin kurmaca içeriğini - Dionysius Aeropa gita buna plattomenos der ; bu, inşa etmeye ve plastik sanatlara iliş kin bir kurgudur- imkânsızlık ve saçmalık aşamasına değin tırman dırır. Bu ikinci türden imge söz konusu olduğunda dissimiles, incon sequentes, inconvenientes, deformes, confusae ya da mixtae * gibi nitelikler kullanır Dionysius ; bütün bu sifatlar, eikones'i benzeşim il kesinden kopararak benzeşmeyen bir benzeşimi dile getirir. Bu türden benzeşmeyen bir imge, aslında şu demektir : madem ki insan gözü, tanrısal ışığya da tanrısal görüntüyü, görmeye ka dir olmasa bile tanrısal ışık evrene - Plotin'e uygun hiyerarşik bir düzenle - zuhur ve sudûr etmiştir, o zaman geleneksel ikona öğreti sine göre tanrısal ışıkla insan gözü arasında yer alan kutsal figürler, kiliseyi temsil etmektedirler. Onlar, insan gözünün görebileceği, ama yine de tanrısal ışıktan nasiplenmiş olan, başka bir terminolojiyle söyleyecek olursak, gayble zuhuru kesiştiren figürlerdi.”