Pavel Florenski

Pavel FlorenskiTersten Perspektif author
Author
8.0/10
12 People
77
Reads
5
Likes
1,240
Views

Pavel Florenski Quotes

You can find Pavel Florenski quotes, Pavel Florenski book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
"Dünyanın imge olması, varoluş içinde insanın özne olmasıyla aynı eylemdir." - Martin Heidegger
Metis Yayıncılık
"Perspektif eğitimi, ehlileştirmeden başka bir şey değildir." -
Pavel Florenski
Pavel Florenski
Metis Yayıncılık
Reklam
“Bu, imgenin tanrısal işığı simgeleyeceğine ya da onu ikame edeceğine, yalnızca onun imgesine uygun gerçekleşmesi, diğer bir deyişle onu anıştırması anlamına gelir. Bu türden bir anıştırma ise benzeşmeye değil, benzeşmemeye dayanır. Burada sözü edilen, ikonografinin artık ikonografiye meydan okuyan öteki yüzüdür : “ikonaları savunmak uğruna,
Buradan şu sonuç çıkıyor: Kendi özüne uygun olarak perspektife ne kadar büyük bir değer biçmemiz, ne denli bü­yük bir saygı duymamız gerekse de, onu basit, doğal ve insan gözününkine doğrudan benzeyen bir görme biçimi olarak dü­şünmeye kesinlikle hakkımız yoktur. Perspektif öğretisinin, birinci sınıf matematikçilerin de katılımıyla birkaç yüzyıl bo­yunca birçok büyük tin ve deneyimli ressam tarafından düzen­lenip işlenmek zorunda kalmış olması -buna ek olarak da an­cak dünyanın perspektifsel projeksiyonunun temel nitelikleri kabul edildikten sonra bilinç düzeyine çıkabilmiş olması- bi­zi, perspektifin tarih içinde düzenlenme sürecinin, insan psiko­fizyolojisinin içinde zaten var olan bir dünya anlayışının basit bir biçimde dizgeselleştirilmesiyle ilgili olmadığını, aksine bu psikofizyolojinin yeni bir dünya anlayışının, üstelik de özünde sanatsal olmayan, sanatı, özellikle de temsili sanatı dışlayan bir dünya anlayışının soyut istemleri uyarınca katı bir biçimde yeniden düzenlendiğini düşünmeye zorunlu kılıyor.
Florenski’ye göre Ortaçağ’ın bitiminden bu yana egemen olan anlayış, gözü dünyanın efendisi konumuna getiren ve ona bu dünyanın ardında yatan görünmezliğin temsilini bahşeden görüştür: gözü bedenden, retinayı dokumadan koparan bir dünya algısıdır bu…
Görünürlük, gözetim mekanizmalarına yakalanmak amacıyla tasarlanan bir tuzağa doğru evrim geçirmiştir.
Reklam
“Natüralizm"de kendilerine çareler arayıp, ardından da, "insan hakları ve doğal hak" gibi biçimsel fikirleri ilan ederek don noktasına ulaşmış olsalar da, söz konusu varsayımların hem doğayı hem de insanı yadsıdığını görmek hiç de zor değildir. Şimdi Rönesans'ın tatlı kökleriyle Kant'ın acı meyvelerinin ilişkisini ortaya koymanın, dahası açıklamaya çalışmanın hiç sırası değil. Kendi pathos'una uygun olarak Kantçılık'ın, Rönesans'ın hümanist-materyalist dünya görüşünde bir derinleşmeyi ifade ettiği, kendi derinliği ve ölçütüne uygun biçimde kendini "yeni Avrupalılık ruhu" olarak ortaya koyan ve kısa bir süre öncesine gelene değin hükümranlığıyla övünmekte hiç de haksız olmayan tarihsel arkaplanın özbilincini temsil ettiği yeterince biliniyor. Ancak yakın geçmişte biz bu aydınlanmanın kesinlik ve değiştirilemezliğinin yalnızca varsayımlar üzerine kurulu olduğunu öğrendik ve Ortaçağ konusunda dehşete düşmemize neden olan özellikle sanatla ilgili her şeyin bizzat bu tarihçiler tarafından tasarlanmış olduğunu hem tarihsel hem de bilimsel ve felsefi olarak anlamış olduk. Ve Ortaçağ'da derya gibi derinlikli ve zengin bir kültür birikiminin söz konusu olduğunu fark ettik. Bu, kendine özgü bilime, kendine özgü sanata, kendine özgü devlet düzenine ve bir kültürün gerektirdiği her şeye sahip olan bir kültürdü; ama hepsinden öte hakiki Antikite'ninkine benzer bir kendine özgülüğü vardı. Yeniçağ'ın dünya tasarıminda sarsılmaz bir geçerliliğe sahip olan varsayımlar, tıpkı Antikçağ'da olduğu gibi (evet Antikçağ'da da böyleydi!) dokunuimaz olarak görülmüyor, dahası reddediliyorlardı.”
“Nitekim merkezi perspektifin yani sıra Yeniçağ'a özgü görme eylemini ve gözlemci ile dış dünya arasındaki ilişkiyi camera obscura kadar net simgeleyen ve üstelik daha 1650 yılında taşınabilir hale gelen başka bir cihaz yoktur. Küçük bir delikten karanlık ve yalıtılmış, kutu gibi bir mekâna düşen ışığın, deliğin karşısında yer alan duvarda tersten
Peki Giotto nereden yola çıkıyordu? Ya da başka bir deyişle, perspektifi kullanma yeteneğini nereden kazanmıştı? Tarihsel benzerliklere veya bunların resim alanında taşıdığı içsel an­lama baktığımızda sorunun zaten bildiğimiz yanıtı kendili­ğinden ortaya çıkıyor. Koşulsuz bir tanrımerkezcilikten kuş­ku duyulmaya ve semavi müziğin yanı sıra, dünyevi müzik sesini duyurmaya başladığı anda ("dünyevi" derken insanın kendi "Ben"ini ileri sürmesi anlamında), zaman içinde bula­nıklaşmış ve sislere bürünmüş gerçekliklerin yerine yanılsa­macı imgeleri koyma, teur ji'nin• yerine yanılsamacı sanatı, kutsal etkinliklerin yerine de tiyatroyu yerleştirme çabası çıktı ortaya. Giotto'nun tiyatro dekorları ile oluşturulan perspektif ya­nılsamalarından hoşlandığı ve bunlara yatkınlık duyduğu var­sayımı anlaşılabilir hale geliyor.
Tanrısal ışık, gözden çıkarak ikonaya değil, ikonadan çıkarak göze doğru yönelir.
86 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.