Pelin Batu, babası İnal Batu diplomat olduğu için çocukluğunu Pakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Çek Cumhuriyeti ve ABD gibi farklı ülkelerde geçirdi. New York'taki Marymount Okulu'nda liseyi bitirdi ve ayrıca Mannes Müzik Koleji'nde (Mannes College The New School for Music) müzikal ve tiyatral yetenekler kazandı. New York Üniversitesi'nde edebiyat ve felsefeye başladıktan sonra üzerine çalıştığı bölümü tarihe çevirdi ve Boğaziçi Üniversitesi'nde eğitimini tamamladı. Doktorasını 2012 yılında Boğaziçi Üniversitesi'nden aldı.
Pelin Batu 1999 yılında çekilen Harem Suare filmiyle sinema dünyasına giriş yaptı, ayrıca birçok film ve dizide oynadı.
Güzide ülkemizde bir konuda eşitlik varsa o da kadın meselesindedir; ister beyaz yakalı olsun ister mavi, ister fakir olsun ister zengin, kadınsanız size şiddet ve aşağılama reva görülür
Bir toplantı öncesi kitapçıda öylesine gezerken denk geldim, ismi ilgimi çekti, içindekilere üç-dört saniye baktığımda derhal alıp kısıtlı zamanımda on dakika da olsa okumaya başladım. Modern Çağa kadar kabul edilen tek bilim kadını ve din kisvesi altında bilimi suçlu göstererek vahşice katledilen ilk bilim insanı Hypatia ile başlıyor, canım Suat Derviş’ten Mihri Hatun’a Victoria’dan Lucia Joyce’a; Füruğ Ferruhzad, Lou Andreas-Salome, Kara Fatma, Wu Zetian, Ulrike Meinhof da dahil olmak üzere tam 30 kadının hayatını anlatıyor. Tarih kadınları anlatmayı sevmez, anlatırsa da erkeğin gölgesinden öte taşımaz, mutlaka ya güzellik ya da çirkinlik(!) gibi fiziksel özelliklerini ballandıra ballandıra anlatarak yazar; kadının aklından cesaretinden bahsetmez; kadının kadına örnek olmasını istemez. Kadın ya cadıdır ya fahişe ya erkekleri ayartmak için gelmiştir ya da başkaldırdığı için şeytanlaştırılmış bir varlık.. Bu nedenle belki adını ilk kez duyduğunuz, belki yazdığım sebeplerle yanlış ve eksik tanıdığınız, günümüze büyük dokunuşlar bırakan kadınları tanımak, anlamak için başvurulması gereken bir kitap… Hayretle, acıyla, mutlulukla okudum. Herkese tavsiye ediyorum
Hayatın seyrini değiştiren kadınlar sadece tarih bilenler için yazılmış sanki. Kitabı defalarca bırakmak istedim çünkü çok karmaşıktı, çok zor akıyordu. Kitap maalesef beklentimin çok altında kaldı. Oldukça emek verilmiş, büyük bir araştırma sonucu yazılmış, belli. Göz ardı edilemeyecek kadar kıymetli bir emek. Ama maalesef bana dokunmadı.
Amaç güzel ama kitap akmıyor. Güzel bir araştırmanın ürünü olduğu belli ama hikayeler birbirinden bağımsız, geçişler kopuk. Doğru bilgileri, hikayeleştirmeden paylaşmak istemiş sanırım yazar ama okuyucu için sürükleyiciliği düşük. Kitapta bahsedilen kadınlara özel bir ilgi duyulmuyorsa pek de ilham verici olmaz diye düşünüyorum.