'Okudum bitti,' diyemeyeceğim kadar sarsıcı ve etkisinden uzun süre çıkamayacağım kadar derin, muhteşem bir kitap okudum.
Dili berrak, kelimeler su gibi akıp gidiyor. 115 sayfalık kısacık bir kitap ama asla bir çırpıda bitmiyor. Çoğu zaman başa döndüp tekrar okuduğum oldu. Okuması başlarda biraz zor ama düzeni oturtunca yumuşacık ilerliyor.
Kitap orta yaşlarda bir yazar olan Christoph'un genç ve güzel oyuncu Lena ile ona kendi hikayesini anlatmak üzere buluşması ile başlıyor.
"Ben bir yazarım, dedim, daha doğrusu yazardım. Tek bir kitap yayınladım, onun da üzerinden on beş yıl geçti. Erkek arkadaşım da yazar, dedi, daha doğrusu yazar olmak istiyor. Biliyorum, dedim, bu yüzden size hikayemi anlatmak istiyorum."
İşte böyle başlıyor Dünyanın Sakin Kayıtsızlığı. Anlatılan hikayenin on beş yıl önceki kahramanları yazar Christoph ve oyuncu sevgilisi Magdelena'dır. Tıpkı hikayeyi dinleyen, oyuncu Lena ve yazar olma yolunda ilerleyen sevgilisi Chris gibi.
Christoph'un kafaları karıştıracak bir iddiası vardır. Daha önce karşılaştığı Chris'in onun on beş yıl önceki hali olduğunu iddia eder. Bu durumda Lena da Magdelena'dır. Ve bütün gün boyu Christoph Lena'ya bu çılgın hikayeyi anlatır. Asıl çılgınlık belki de iki çiftin hayatlarının neredeyse bire bir örtüşüyor olmasıdır.
Daha fazla ne söylesem yine de eksik kalacak. Siz en iyisi kendiniz alıp okuyun.
