Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Peter Stamm Yorumları ve İncelemeleri
Peter Stamm yorumları ve incelemelerini, Peter Stamm kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Peter Stamm puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
132 syf.
6/10 puan verdi
Xaotik kiçikhəcmli roman
Bu kitabı “Kibrit kitab evi”ndən 2 manata (50% endirim ilə) aldım. Kitabı da dərs aralarında oxuyub bitirdim.
Kitab çox axıcıdır, bəzi məqamlar müəmmalı qalır, düşünürəm ki, müəyyən informasiyalar öz əksini tapmalı idi, amma anonim qalıb.
Kitabı oxuyanda müəyyən epizodlar öz həyatıma yaxın idi deyə doğma hiss etdim (quote-larım da var, amma bura yazmağa ərinməyim gərək). Bəzi yerlər də elə axmaq idi ki, personajları, hərəkətlərini öz həyatımla əlaqələndirdiyimə görə əsəbdən pis hiss edirdim.
Hamiləlik və qısqanclıq haqda olan hissələr daha əvvəl fikirləşdiyim mövzuları təkrarən düşünməyimə səbəb oldu.
Yekunda, kitabı pis adlandıra bilmərəm, amma xoşuma da gəlmədi. Tərcüməsi də daha yaxşı ola bilərdi.
Duyguların Arşivi / Peter Stamm
Sadece gazetelerin, dergilerin, plakların mı arşivi olur; duygular da arşivlenir, hele ki yaşanmamış bir aşka aitse.
Peter Stamm gazete yığınları arasında kendine yapayalnız bir hayat kuran bir adamın yalnızlığına, kavuşulmayan aşklarına ve geçmiş zamanın ihanetine dair bir hezeyanı dile getiriyor bu romanında.
Uzun yıllar çalıştığı gazetedeki arşivcilik görevine son verilen kahraman, hayata tutunmanın tek yolu olarak bildiği arşivciliğe evinde devam eder. Gazete kupürlerinde gezinirken çok eskilere yol alır ve orada mazide kalan aşkını bulur, yeniden canlanan duyguların nostaljisiyle melankolik günler birbirini kovalar.
Yalnız bir adamın içsesine kulak verdiğimiz roman bizi dinginliğiyle rahatlatırken tüm romana hakim olan pişmanlık izleğiyle de biraz daha cesarete sürüklüyor belki.
#alıntılarım
“Belki de aşka fazla değer biçiyorsun, ben senin aşkından hep korktum.”
“Geçmişin tozlu sayfalarını açtım ve açar açmaz da toz bulutlarının arasında kaldım, artık hiçbir şey göremiyorum.”
“Evren sonsuz bir arşiv, bizse kendini yansıtmak dışında amacı olmayan, birbirine bağlı şeylerin, varlıkların ve olayların sonsuz bir ağ içinde içinde anlamsızca yer aldığı dosyalarız.”
@delidolukitap
@birdahaoku
#birdahaoku #duygularınarşivi #delidolukitap #peterstamm
Yedi Yıl
Kuzey ülkelerinin kimliğini taşıyan yazarların genelde okur ile mesafeli ve soğuk bir tavrı olduğu dile getirilir. Çoğunlukla anlatmak istediğinin dışına çıkmayan, benzetme ve metafor kullanmak yerine olduğu gibi anlatmayı tercih eder tarzda kitaplar kaleme aldıklarına dair bir algı var. Genellikle durum tam olarak budur. Tam da bu sebeplerden ötürü severek okuyorum bu kitapları diyebilirim.
Yedi Yıl adındaki eser yine bu coğrafyanın bağrından çıkmış, buram buram insan bunalımları ya da diplerde cereyan eden yaşamları konu alıyor. Anlatıcı konumundaki ana karakterimiz Alexander’ın içinde kaldığı, çıkmak için gerekli çabayı göstermek istemediği(?) bir aşk üçgenini okuyoruz.
Devamı: kitapeki.com/yedi-yil-hayat-...
Mutlu bir evlilikleri ve iki çocukları olan Thomas ve Astrid çiftinin düzeni bir gece Thomas’ın evi sessiz sedasız terk etmesi sonucu bozulur. Üstelik ortada hiçbir sorun yokken. Thomas, kalbinin götürdüğü yere doğru plansız bir şekilde yürümeye devam ederek evden ve evliliğinden uzaklaşır. Astrid ise elaleme (evet orada da varlarmış) çocuklarına ve en önemlisi kendisine bile olanları açıklayamaz, anlamlandıramaz.
Yazarın durağan bir anlatımı var. Tarzını sevip sevmediğime karar veremedim daha önce #yediyıl adlı kitabını okumuştum. Orada da aynı sorun vardı. Kitap hakkında son yorumum: kararsızım :)
Klasik Peter Stamm kitabı…
Mutsuz insanlar, agresif ve paranoyak aşklar, depresif ilişkilerle dolu, sonlarını yine hep okurun hayal gücüne bıraktığı kısa kısa öykülerden oluşan bir kitap.
Bomboş harcayacak bir 2 saatiniz varsa okumaya değer, yoksa hiç gerek yok okumayın derim ben!
İsviçre'de geçen hikayemiz otorite ile sorunları olan bir babanın durduk yere ailesini bırakıp gitmesi ile başlıyor. Buz gibi bir iklimde geçen kitap gayet güzeldi. Kafa dağıtmak için okunabilir. Tavsiye ederim.