Erkek arkadaşı , fahişeleri öldürürken arabanın arka koltuğunda onları seyrederdi . Bir keresinde erkek arkadaşı eve bir kurbanın kesik başını getirdi . Erkek arkadaşı başla seks yapmadan önce Carol başa makyaj yaptı ve saçlarını taradı .
Karşınızda ki güler yüzlü bir kadının seri katil olabilme ihtimalini hiç düşündünüz mü? Açık konuşmak gerekirse kitabı okuyana kadar hiç düşünmedim. Çoğu zaman seri katiller etrafına gülücük saçan, aşırı sevecen kendisine dair en ufak bir şüphe bile uyandırmayacak kişiler olmuştur. Hatta katillerin yakalanması sonucunda ifadesine başvurulan pek çok kişi aklının ucundan bile geçirmediğini ve hatta polislerin yalan söylediğini bile belirtmişlerdir. Bu sizi şaşırttı değil mi? Beni de çok şaşırtmıştı.
Seri katilliği kadınlarla bağdaştırmak oldukça geç olmuştur. Buda ülkelerin cinsiyetçi yaklaşımını açıkça ortaya koymaktadır. Kadınların duygusal, kırılgan ve aptal!! olması düşüncesi :/ onların üzerindeki şüpheleri tamamıyla yok etmiştir. Bunun sonucundaysa maalesef üzücü ölümler gerçekleşmiştir. Sırf aynı sokaktan geçtiler diye öldürülen pek çok masum insan....
SPOİLER!!!!
Kitapta gerçek seri katillerin hayatı anlatılıyor. Kitabı severek okudum. Beni en çok etkileyen Aileen Wuornos oldu, en çok midemi bulandıran ise hiç şüphesiz Barbie ve Ken katilleridir. (özellikle Karla Homolka'nın hala elini kolunu sallayarak aramızda dolaşması tüylerimi diken diken ediyor.) Aileen Wuornos' a tabii ki sempati beslemiyorum ama pek çok azılı suçlu serbest bırakılırken Aileen' in idam edilmesi adaletsiz bir sonuçtur.
Karşınızda ki güler yüzlü bir kadının seri katil olabilme ihtimalini hiç düşündünüz mü?İçgüdüsel olarak kadınlardan bir tehdit gelmeyeceğine ilişkin inancımız her iki toplumsal cinsiyeti de büyük bir şekilde yanıltmaktadır.Bu kitapta da tam olarak bu konu ele alınıyor.Hayal gücümüzde seri katilin yüzü yoktur,ama erkektir.Peki,soruyorum size en
Seri katilliğin doğasının kadınla bağdaştırılması oldukça geç olmuştur. Uzunca bir süre dünyada yaygın görüş kadınların aptal, duygusal açıdan zayıf, cinayet işleyemeyecek kadar kırılgan olduğu yönündeydi. Ama tıpkı erkekler gibi tarihte pek çok sebeple seri cinayetler işleyen kadınlar oldu. Kitap kabaca bir sınıflandırmayla ilerliyor. Hem genel manada hem de anlattığı katilin hayatı manasında pek detaya inmiyor ancak iyi bir aktarım yapıyor.
Kitapta Elizabeth Bathory, SS subayları, Karadullar, Charles Manson müritleri, Aileen Wuornos, Barbie ve Ken katilleri, hemşireler gibi pek çok klasik kadın seri katil işlenmiş. Bu konu üzerine ayrıntılı bir çalışma ve sağlam tezler arayan okur için çok tatmin edici olmayacaktır ama true crime meraklıları/ geekleri veyahut kriminoloji/seri katil olgusu hakkında pek bilgisi olmayan okur için iyi bir öneri olabilir. Kitabın çevirisi pek iyi değil, Amerikan dublajı etkisi veriyor. Bazı yerlerde baya komikti hatta (büyük kötü patron). Ama katlanılamayacak kadar da kötü değil. Kazıklı Maria da kanalında bu kitabı okuyarak oldukça güzel bir podcast yapıyor, oradan da izlenilebilir.