SAYDAM GÜN
Yelken daha alçak olan gökyüzüdür
Yayılan kuş
Geçen bir ses
Basamaklar
Av
Çekip giden her şey
Geniş
Kesikli
Hava çarpar ve hatırlar
Düşecek kanat
Biriken çığlıklar
Ve kaldırım üstünde koşan adımların boğuk sesi
Ağaçtan daha yüksek
çarmıhın geride bıraktığı
dizginsiz, gölge
Ve yol üstünde kırılan gün
bitmedi.
...
Suya karışmış yüz
Sessizlik içinde
Çok fazla ağırlık boğazda
Çok fazla su kavanozda
Çok gölge devirilmiş
Çok fazla kan yokuşta
Asla bitmedi
Şu billurdan rüya
Kendimden uzakta olmak isterdim
Çok yakındayım
Yaklaşıyorum
İpek ipliklerin yumağında
Kütüklerin kilit taşına karşı
Gelmemiş ne varsa hepsinden
Yakından yakına doğan gölge
Belirsiz mizacımın merkezinde
Ölü yaprak kadınların yere saçılmasıyla
Katılaşmış tutkunun burgacında
Kapıların yuvalarında kaynadığı görülen rüzgârdan
Gün batısının
Bir bardak banotu
Boşaltın dökün ruhuma
Her şey hazırmış gibi
Yataktan çıktı sabah
Daha güçlü daha da güçlü
Kime sunulur çabalarımız
Çalış ölünceye kadar
Çarpıt ruhunu
Bir gün bozulacaksın
Ve kimse teşekkür etmeyecek sana
Onca çırpınıp durmana
Geçmiş bitmiş belirli
Gidip bulsun cennetini
Ya da arafin içinde
Kazanmadıysa cehennemden
Kızartma makinasını
Ki şeytan çalıştıracak onu
Gidip görsün diye
Al heybeni
Ört yüzünü
Ve git
Gece altında
Beyazlar yol
Vakit geç
Defol git
Geçsin
zaman
Unut bir gün yaşadığını
Öl bu zamanda
Ve başla yeniden
Soyunan
evrenin son noktasına
Doğru yürümeye
Değiştir elbiseni
Koru derini
Böylece gizlenir doğru yanlışın altına
Zor değil
Gözyaşı faydasız
Geri çekilir kalbin
Ama daha güçlü
ve küçük
İter hayat seni ölüme doğru