İçine bir saat yerleştirilmiş. Hep acelesi var ama nereye yetişmesi gerektiğini kendisi de bilmiyor. Fazla konuşmuyor. Sözcüklerini boşa harcamaktan korkuyor. Gözlerinde bir bakış maskesi. Sanki hep bakıyormuş gibi yapıyor.
Sabahları, kimse uyanmadan hüzünleri, duyguları anıları kim bilir hangi gizli çöplüğe atıyor. Bazen o çöplüğün ben olduğunu düşünüyorum.
Saatleri ayarlamak. Her sabah saatleri yeniden, yeniden ayarlamak...
Bana ise zamana yenik düşmek tuhaf bir haz veriyor. Unutulmak hiç hiç hiç varolmamış olmak...
İçinde yüzüğüm deniz karanlık. Geceleri bir ses, derinlerde hazineler olduğunu söylüyor. Ancak derinlere dalamıyorum. Orada, görmeye dayanamayacağım şeyler bulmaktan korkuyorum.