Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Pyotr Andreyeviç Tolstoy

Pyotr Andreyeviç TolstoyTolstoy'un Gizli Raporlarında Osmanlı İmparatorluğu yazarı
Yazar
6.7/10
25 Kişi
82
Okunma
10
Beğeni
2.154
Görüntülenme

Pyotr Andreyeviç Tolstoy Sözleri ve Alıntıları

Pyotr Andreyeviç Tolstoy sözleri ve alıntılarını, Pyotr Andreyeviç Tolstoy kitap alıntılarını, Pyotr Andreyeviç Tolstoy en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Liyakat
Rütbeler kişinin soyuna göre değil liyakata göre veriliyor. Örneğin birisi ağanın kölesi olsa dahi rütbeye layık ise ona bu rütbe veriliyor ve sonrasında ise önemli birisi olarak kabul görüyordu. Bu konuda onlar ayırım gözetmiyorlar. Akli noksanlığı olan zengin birine saygı duyulmaz, ancak zengin olmayan birisi de zeki ise ona hürmet edilir.
Onların atçılık ilmi kesinlikle mükemmel bir sanattır. Sultan ve sadrazamın önünde hizmetçilerinden oluşan iki takımın cirit oynadığını seyretmek oldukça zevklidir. Osmanlı topraklarının tamamında yaşayan Türkler küçük yaşlardan itibaren at üzerinde gezmeyi öğreniyor.
Reklam
1703 Yeniçeri ayaklanması ve Büyükelçi P.A. Tolstoy
"Efendim, benim de ne kadar çok korktuğumu ancak Allah biliyor. Şu anda korkudan hafızamı toparlıyamıyor ve kendime gelemiyorum. Zaten kısıtlı aklım vardı, o da çalışmaz oldu."
Tolstoy ağır vergilere ve çalışan halk üzerindeki büyük yüke işaret ederek bu konuda da yönetimin yolsuzluğunun ve hırsızlığının o kadar büyük ölçüde olduğunu belirtiyor ki, hazineye toplanan miktarın üçte birinden fazlası çalınıyordu.
Evet aynen öyle sevmiyoruz!
İranlıları ise ciddiye almaz ve sevmezler. Türkler, kendilerine ters inançlı olmalarına rağmen Hristiyanları İran Şahı'na tercih ediyorlar. Onların inançlarının kâfirlerden daha kötü olduğunu düşünüyorlar. Türkler, İranlıları sıkıntıya sokmak için bahane anıyorlar. İranlılar ise kendilerini onların karşısında aşağılıyorlar. İran şahı sık sık Türk sultanına elçi ve hediyeler gönderiyor. Türkler onları denkleri olarak değil, tebaaları olarak görüyorlar. Ayrıca onların inançlarını da eleştiriyorlar.
Her ne kadar Osmanlı Devleti'nde Hristiyan ülkelerin elçileri bulunsa da Türkler onları dost olarak görmüyorlar. Türkler, bazen onlarla barış hâlinde olsalar da, uygun bir zaman ve fırsat ellerine geçtiğinde Hristiyanlarla barışı bozuyorlar. Onların yasalarında şöyle bir madde vardır: dinleri için faydalı ve uygun şeyler yapılmalıydı. Onlar, Hristiyanların onlara dost olacağını düşünmüyorlar ve onları da kendi dinlerinin düşmanı olarak görüyorlar.
Reklam
Hâlbuki Osmanlı İmparatorluğu yalnız XVI-XVII. yüzyıllarda değil, XVIII. yüzyılın başlarında da güçlü devlet konumundaydı ve Avrupa devletleri için tehlike arzetmeye devam ediyordu. Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin çoğu Osmanlı ile yalnız başına savaşmayı göze alamıyor ve koalisyon oluşturarak savaşmayı tercih ediyorlardı.
Savaşlar sonucunda yorgun düşmüş ülke, eskisi gibi aktif bir şekilde sürekli saldırgan politika yürütme gücüne sahip değildi. On yıldan fazla süren savaşsız dönemden sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetici sınıfının karşısına dâhili sorunlar ve zorluklar çıktı. Bu ise Osmanlı feodal toplumunun çok zor durumda olduğunu gösteriyordu. İsyanlar ve bölücü girişimler o dönemde Osmanlı Devleti dâhilinde neredeyse sürekli hale gelmişti ki, Mısır ve Mağrib gibi bölgelerde sultanın hâkimiyeti asgari düzeye inmişti.
Devlette paranın yetersizliği ve yeniçeri ağalarının hırsızlığı yüzünden yeniçeriler aylarca maaşlarını alamıyorlardı ve geçimlerini temin edebilmek için zanaat ve ticaretle uğraşmak zorundaydılar.
170 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.