"Her insan duyulduğunu, görüldüğünü, fark edildiğini, dikkate alındığını hissetmek ister. Bir insana verilebilecek en büyük cezanın onu yok saymak olduğunu söyleyenler aslında bu varoluşsal ihtiyacımızın karşılaşmaması durumunda uğrayacağımız yıkıma ve içine düşeceğimiz çaresizliğe ișaret ederler. Aynı şekilde, dışlanmanın da tahrip etme gücü buradan gelir. Bizlerse sosyal varlıklar olduğumuzu, varlığımızın derinlerde bir yerde başka bir insanın varlığına ihtiyaç duyduğunu sürekli sezeriz, ama bu varoluşsal ihtiyacımızla sözel iletişim arasındaki ilişkiyi zihnimizin oyununa gelip sık sık kaçırırız."
Geçmiş ve gelecek, evet varlar. Ama bize yük olsunlar diye değil. Onları, oldukları halleriyle göremeyip altlarında ezildiğimiz yüklere çeviren bizleriz. Yani zihinlerimiz.