Bir yanda helallik istenirken, diğer yanda dualar okunup eller yüze sürülüyor, başka bir köşede ise, gönüllere ibret veren son herkesin başını öne eğiyordu.
İlk, orta, lise ve hatta üniversite yıllarınızı bir düşünün. Önünüze konan yapılması için bir uğraş verilecek ne bir iş, ne bir görev, ne bir sorumluluk var. Tek derdiniz kitaplarınız.
Kim bilir hangi hayatlar var gördüğümüz şu küçük penceremizin ardında. Kimi huzurlu bir hayat geçirirken kimi de bizim gibi ağlıyordur. Dünya, herkes için eşit ve adaletli değil. (S: 62)
Kitapta, ailesinin en çok da babasının korumacı baskısı altında büyüyen bir gencin yaşama, aileye, aşka ve hayatın anlamı üzerine bize düşündürdükleri; üstelik de tedavisi olmayan bir hastalıkla mücadele ederken ki duygu ve düşünceleri çarpıcı bir kurguyla aktarılıyor. ( Arka kapak)
Kurgu sık kullanılan bir tarz değil. Sonu başta, önce
Bir kaza ile başlayan Doktor Bülent ve Alis aşkı, yine bir kaza ile son bulmuş mudur? İşte bu soru ile başlayan heyecanlı ve bir o kadar sürükleyici romanımız, Türkiye, Bosna ve Rusya üçgeninde yaşanan birbirinden etkileyici aksiyonlar ile devam ediyor.
Okurken kendinizi hikayenin içinde bulacağınız ve başladığınızda elinizden bırakamayacağınız bu romanın yazarı arkadaşım Recep Aykır'ı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Kısa zamanda diğer kitabını da okuyacağım.
Başlıkta belirttiğim gibi, hikaye örgüsü konunun birkaç koldan ilerlemesi vs noktalarda gayet başarılı ancak karakterlerin yollarının kesişme şekilleri ve daha fazlası( burada daha derine iniyorum zira kitap hakkında fazla ipucu vermiş olacağım) açısından biraz zayıf geldi bana.
Herşeye rağmen okunmaya değer bir eser.