Riccon İlhan Doğan

Riccon İlhan DoğanBedenin Dili author
Author
9.0/10
10 People
41
Reads
3
Likes
3,665
Views

Riccon İlhan Doğan Quotes

You can find Riccon İlhan Doğan quotes, Riccon İlhan Doğan book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Ormana atılmışlar. İçlerinde bedensel ve zihinsel özürlüler çoğunlukta. Kimileri daha dünyaya gözünü açmadan kendini ormanda buluyor. Afrika'da gayr-i meşru ilişkiler o kadar çok ki... İnsanın yapamadığını maymun anneler yapıyor. Ormana atılan çocuklara annelik duygusu ile bakıyorlar. İşte biz de o hayatta kalan çocukları aramaya çıktık. Yol boyunca çocuk iskeletlerinin olduğu ormanları görmeyi istemek belki benim için en zor yol ayırımlarından birisiydi.
Yarayı görmezden gelirseniz yara iyileşir mi?
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
Afrika'da proje uygulamak için gönülden gelerek çalışmak gerekiyor. Kalbinde yardım isteği taşımayanlarla yapılan işlerde, paralar çöpe atılmış oluyor.
Afrika'daki gençlere balık vermek yerine, onlara balık tutmayı ve kendi ayakları üzerinde durmayı öğretmemiz gerek.
Bazı organizasyonların insanlık adına değil, bazı çıkarlar uğruna projeler gerçekleştirdiklerine tanık oldum.
"Ormana atılmışlar, içlerinde bedensel ve zihinsel özürlüler çoğunlukta. Kimileri daha dünyaya gözünü açmadan kendini ormanda buluyor. Afrika'da gayri meşru ilişkiler o kadar çok ki... İnsanın yapamadığını maymun anneler yapıyor. Ormana atılan çocuklara annelik duygusuyla bakıyorlar. İşte biz de o hayatta kalan çocukları aramaya çıktık. Yol boyunca çocuk iskeletlerinin olduğu ormanları görmeyi istemek belki de benim için en zor yol ayrımlarından biriydi."
Reklam
Her kuruluş ve organizasyon, diğer kuruluş ve organizasyonları yıkıcı bir biçimde eleştiriyor. Herkes suçu ve başarısızlığın faturasını başkalarına yüklüyor. Ama, Swaizland'de AIDS artışının önüne geçmek ve projelerde başarılı olmak için yapılması gerekenleri kimse görmüyor. Hiç kimse sistemi ve rejimi eleştirmiyor.
Sağlık için düzenlenen kampanyalarla toplanan yardım paralarının yerine ulaşmadığı kanaatindeydim. Swaziland'te gördüklerim ve yaşadıklarım, her geçen gün, bunu bana tekrar tekrar ispatlıyordu.
Afrika'da bulunduğum süre içinde, bu insanlara daha iyi yardım edebilmek, onlardan biri olabilmek için siyah olmayı ne kadar çok istemiştim. Beyaz olmaktan utandığım zamanlar da oldu. Çünkü Afrika'yı bu hale getiren beyazlardı. Bu yüzden beyazlara çok kızgındım.
Halkın tarım ve hayvancılık yapmak için ne bilgisi var ne de parası. İşin ilginç yanı halkın çalışma isteği ve yeteneği de yok olmuş. Halk kendi toprağını işletme riskini göze almaktansa, yardım organizasyonlarının vereceği yiyeceklerle yaşamayı ya da birinin emrinde çalışmayı tercih ediyor. Halkın genelinin evi ve tarlası da yok zaten. Her yer Kral'a ait. Kral'a ait toprakları işletmek de, bu topraklara ev yapmak da suç.
Reklam
Swaziland'deki birçok önemli iş, yabancılar tarafından işletiliyor. Bu işlerde yerli halk çok gülünç ücretlerle çalıştırılıyor. Yani bir çeşit modern kölelik sistemi kurulmuş.
Birileri sanki eline kalemi kağıdı almış, bir ülke çizmiş. Birine de sen kral olacaksın demiş. Bu ülkeyi kuranlar da yönetenler de ülkecilik oynamaya çalışıyor. İşin üzücü tarafı oyunda "gerçek çocukları" kullanıyorlar.
Genellikle babanın dediği oluyor. Bu ataerkil sistemde genç nesil, fikirlerini söylemekten çekiniyor. Ekonomik sıkıntılarını, sistemin bozukluğunu dile getiremiyor, Kralı asla eleştiremiyor. Çünkü eski nesil Kral'a ve geleneklerine çok bağlı. Gençler de zorunlu olarak bunlara rıza gösterip, eski neslin fikirleriyle yaşıyorlar.