Entelektüel tarihçi işe kelimelerle başlamak zorundadır. … ne demeye çalışıyordu? Niçin kendini tam olarak böyle ifade etti? İddiaları başka yerlerde ne şekilde ifade edilmekteydi. Bu lafların menşei neydi ve bunlar nasıl algılandılar?
Entelektüel tarihçiler yazarların yazma kastlarını yeniden
kurgulayagelmektedirler. Bir yazarn ana basılı metinlerinin incelemesini daha az bilinen basılı eserleriyle ve koca bir yelpazeye yayılmış yazma kaynaklarla entegre etmektedirler.
Yazarların kendi zamanlarının fikirleriyle haşır neşir olmak suretiyle ne yaptıklarına dair kesin bir çıkarımda bulunmak icin ilaveten tarihsel yazarların çalışmalarını ideolojik bağlamlarıyla ilişkilendirmektedirler. Karşısına bir yazar çıktığında şimdi entelektüel tarih araştırmacısının yapacağa daha çok iş vardır, çünkü çalıştıkları tarihi kişiliğin en iyi bilinen çalışmasından daha fazlasını okumak şarttır. Araştırmacı artık ideal olarak bir yazarın çalışmasını o devrin diğer çalışmalarıyla bir arada değerlendirmelidir. Dahası, her türlü temel eseri yazarın genel çalışmalarına müracaatla miras alınan ideolojik bağlam arka planı oluşturacak şekilde okumalıdır.
Böyle davranmak bir yazarın veya bir düşüncenin daha kapsamlı anlaşılmasını sağlar, bilhassa çok önce ölmüş yazarlara atfedilen düşünceleri sırf yargılattıran cinsten incelemelere kıyasla. Dahası, entelektüel tarih geçmişe ve kolay açıklanabilirliği kalmamış yabancı bir entelektüel dünyanın zorluklarını göğüsleyen yazarlara yönelik hürmet duygusu uyandırır.