Robert Graves Reviews
You can find Robert Graves reviews, Robert Graves book reviews, Robert Graves ratings on 1000Kitap.
Ben, Claudius
Roma tarihi oldukça karmaşıktır. Soru işaretleri ile doludur. Karakterler, eylemleri, duygu durumlarını anlamak zordur. The Roman Empire isimli belgeseli izlediğimde de aklımda oldukça soru işareti kalmıştı. Şimdi Roma tarihini Augustus'tan başlayarak Claudius'un imparatorluğunu ilan edene kadarki bütün süreci Claudius'un ağzından anlatan bu kitap
Muhteşem bir kitap. Robert Graves, Roma Tarihi’nin belirli dönemini ustalıkla romanlaştırmış. Kitap, Augustus, Tiberius ve Caligula dönemlerini Cladıus’un ağzıyla anlatıyor. İçlerinde en normal dönem Augusutus dönemi sanırım. Daha sonraki imparator Tiberıus annesi Livia ile beraber bir çok cinayet işlemiş ve Hıyanet Davaları ile bir çok kişiye iftira atarak idam ettirmiştir. Ancak bunlar Caligula döneminin yanında hiçbir şey. Caligula galiba tarihin gördüğü en büyük ruh hastalarından biri. Ruh hastası olduğunu şu iki davranışından çok rahat anlayabiliyoruz:
*En sevdiği atını Konsül seçtirmiş ve onun için saray yaptırmıştır.
*Astrologların söylediği “At üstünde Baiae körfezinden geçmeyenin imparator olamayacağı”sözü üzerine körfeze üç mil uzunluğunda gemilerden oluşan bir köprü yaptırmış ve at üstünde bu köprüden geçmiştir. Daha sonra bu gemiler fırtınada hepsi batınca Mısır’dan erzak getirecek gemi kalmamış ve kıtlık ortaya çıkmıştır.
Bunların yanında Caligula kendisini ilahlaştırmıştır. Kendisinin Deniz tanrısı Neptün ile denizde yaptığını sandığı savaş da hayli ilginç. Hatta Neptün’e karşı zafer kazanıp ganimet olarak deniz kabuğu toplama gibi çok sıra dışı olaylar yaşanmıştır. Bütün bu delilikleri aslında kendi sonunu hazırlamıştır.
248 syf.
8/10 puan verdi
Homeros'un Kızı, Modern Klasikler #131
Homeros'un Kızı; Ben, Claudius ve Tanrı Claudius'a göre anlaşılması biraz daha zor oldu. Bunun sebebi, mitolojik tanrıların ve tanrıçaların hikayeleri ile ilişkilendirilmesidir. Birçok tanrı ve tanrıçanın ismini okumak, akılda tutabilmek anlam karmaşıklığı yaratıyor. Ben bu hikaye kısımlarını çok anlamaya çalışmadım. Nausikaa'nın hikayesine odaklandım. Onun hikayesi okumaya değer bir hikayeydi.
Nausikaa hikayesi onun evlendirilmek istenmesiyle başlıyor. Kendisi bunu ne kadar geçirmekten isterse istenin kaçınılmaz olandan kaçamıyor. Babasının ve abisinin yokluğunu fırsat bilen adaylar kendi istedikleri her şeyi saray görevlilerine yaptırıyorlar. Aslında bu adayların niyeti; hükümdarı devirip ülke yönetimini ele geçirmek. Bunu da Nausikaa kullanarak yapıyorlar.
Nitekim, tanrılar Nausikaa'ya yardım ediyor ve bu düzenbazların hakkından gelebiliyor. Graves, erkek yazar olmasına rağmen Nausikaa'nın hikayesini güzel bir şekilde anlatmış. Bunu erkek olarak başarmak her yazarın yapabileceği bir şey değildir. Başarısı buradan da anlayabiliriz.
Mitoloji sevenler için başlangıç kitabı olmasa da okumaya değer bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yukarıda belirttiğim hususlarda başlarda zorlansam da sonradan hikaye akıp gitti.
İyi okumalar herkese...
Puanım 3/5 (%64/100)
Graves kitabı yazarken Samuel Butler'ın ortaya attığı bir teoriyi kullanıyor. (Homeros'un Odysseia'sının aslında Nausikaa adında bir kadın tarafından yazıldığı teorisi.)
Nausikaa, Elym kralının kızı yani bir prenses olarak, kral yokken onunla evlenmek isteyen birçok damat adayı ile baş başa kalıyor. Onları oyalamak hatta kurtulmak için babasının ozanından (Homeros'un Oğlu) yardım alır. Ozan aracılığıyla yazdığı bu eseri ölümsüzleştirmeyi başarır fakat yazar olarak kendisi gözükmez.
Kitabı genel olarak beğendim ama uzun olmasına rağmen oldukça yavaş başlıyor. (Özellikle kitabın başlarında Yunanistan günlük hayatı, kabileler, yerler ve insanlar ile ilgili bilgiler alıyoruz.) Odysseia veya Homeros bilmeyenler için kitabı okumanın zor olacağını düşünüyorum. Metnin orjinalini bildikten sonra bunu okuyunca farkları daha rahat görüp Nausikaa'nın gerçekten de yazar olabileceğini fark edebiliyorsunuz. Yazarın Ben, Claudius kitabı ile başlamanızı tavsiye ederim.
Yunan mitolojisi ile ilgili olan kitapları okurken normal insanların yaşamını hep merak etmişimdir. Bu kitap bana bu açıdan bir bakış açısı sağladı. Kitap Elym Prensesinin gözünden yazılmış ve tamamen normal halk açısından olmasa da özellikle bir kadının gözünden olaylara bakmak çok hoşuma gitti.
Homeros'un kızı olmak isteyişi, kendine olan güveni ve var olan ataerkil anlayışa rağmen dönemin koşullarında güçlü oluşu ise bence önemli bir noktaydı. Çünkü Eski Yunan ile yazılmış olan romanlarda erkeklerin kahramanlıklarını ve yaşadıklarını erkeklerin gözünden okur ve onların iç dünyasına tanık oluruz. Ama burada bir kadının ve onun ev yaşamına tanık olmak oldukça hoştu.
• Evet isimler ilk basta zorluyor -ozellikte Roma tarihine hic hakim degilseniz- kitabi okurken bir yandan soyagacina da baktim sık sık. Bir sureden sonra karakterler tamamen oturuyor. Yazarin kalemiyle de muhtesemlesiyor.
• Kitabı 4. imparator olan hayati boyunca hor gorulmus, fiziki sorunlari olan ve gerizekali yaftasi yapistirilmis Claudius’un agzindan okuyoruz. Hayatimda gordugum en zeki aptallardan olabilir zira hayatta kalmasini da bu zekasina borclu. İyi ki Roma’ya onun gozlerinden bakarak okumusum.
• Kitaptan resmen entrika akiyor, Osmanli entrikalari ile olumune kapisir. Donemiyle, savaslariyla, kahramanlariyla, entrikalariyla, rezillikleriyle inanilmaz akiciydi. Kadinlarin tarih farketmeksizin ne kadar tehlikeli oldugunu bir kere daha okuduk, gorduk.. Livia gercekten utanarak soyluyorum ki sana ve zekana bir miktar hayran kaldim
• Keyifle okudum. Kitabın devami niteliginde olan Tanri Claudius’u da mutlaka okuyacagim. Kesinlikle sans verilmesi gereken bir kitap