Bu kitabın temelini negatif (ya da eksi) uyumsuzluklar oluşturmaktadır. Biz Tarım Devrimi'ni izleyen kültürel değişimlerin insan türüne birçok artı uyumsuzluklar sağladığını düşünüyoruz; zira nüfusumuz arttı. Daha fazla yiyeceğe, daha iyi hijyene ve daha uzun bir yaşam süresine sahibiz. Ama tüm bunlar aynı zamanda yeryüzünde yaşayan her birey için daha iyi, daha sağlıklı ve daha mutlu bir yaşam anlamına da geliyor mu? Sapiens isimli kitabında Tarım Devrimi'ni “tarihin en büyük hilekârlığı” şeklinde tanımlayan İsrailli yazar Harari'ye göre, ortalama bir insanın hayatının bu devrimden itibaren mutlaka daha iyiye gittiği iddia edilemez. Biz bunun nedenini ilkel beynimizin anonim şehirler, sosyal eşitsizlik ve iş stresinden oluşan yeni bir dünyada yolunu kaybetmiş olmasına bağlıyoruz. Artı uyumsuzluklar da beraberlerinde birtakım rizikolar getirir, çünkü içinde yaşadığımız lüks, konfor ve bolluk dünyasında eski beyinlerimizle çoğu zaman ne yapacağımızı bilemeyiz.
Değişen çevremizin çeşitli riziko ve tehlikeleri beraberinde getirdiğinden yola çıkarsak dikkatimizi özellikle eksi uyumsuzluklara yöneltmekte ve bunları "uyumlu" hâle getirmeye çalışıp beynimizin genetik çıkarlarımız doğrultusunda doğru seçimler yapmasını sağlamakta fayda olduğu görülür.