1973 yılında Malatya-Doğanyol’da doğdu. 1991’de Doğanyol Lisesi’nden, 1996’da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. 1999 yılında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslâm Tarihi Ana Bilim Dalı’nda Hz. Peygamber’in Siretiyle İlgili Mevzu Haberlerin Tarihi Değeri teziyle yüksek lisansını, 2006 yılında aynı enstitüde İlk Siyer Kaynakları ve Müellifleri adlı teziyle doktorasını tamamladı. 2009 yılında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne yardımcı doçent olarak atandı. 2012 yılında doçent, 2018 yılında profesör oldu. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Bilindiği üzere Mekke, ekonomik yönden dışa bağımlıydı. Buna rağmen Kureyş'in kurduğu ve yönettiği ticari sistem neticesinde Mekke bölgenin en zengin şehri olmuş; Kureyşliler de adeta coğrafyanın tek hakimi konumuna gelmişlerdi. Ticari zenginliğe bağlı olarak riba ve tefecilik yayınlaşmış; mevcut ekonomi ve kabile düzeninde zenginler daha da zenginleşirken, toplumun alt kesimini oluşturan yoksullar, kimsesizler, zayıflar, köleler daha da kötü bir duruma düşmüşlerdir. Ancak Kureyş, kendi fakirlerini en azından doyuruyordu. Nitekim İslam öncesi dönemde misafirperverlik, akrabayı gözetmek, yoksul ve çaresizi korumak övülen davranışlar arasındadır. Toplumda böyle bir kabulün olması da bu tür tutumların sadece teoride kalmadığı, günlük yaşamda da karşılık bulduğunu göstermektedir. Tabii yine de bütün toplumun, "fakire yardım etme" ekseninde bir araya geldiği şeklinde bir genelleme içerisine giremeyiz. İleri gelenlerden olup kibir ve kötü ahlak ile tanınmış olan bazı isimler, toplumun zayıf kesimine karşı son derece acımazsızca hareket etmeye devam etmişlerdir. Kur'an, "yoksulu doyurmaya teşvik etmemeyi" (107/ Maun, 3)o toplumdaki birilerinin vasıfları arasında saymaktadır ki, bu bile başlı başına mevcut duruma dair önemli bir göstergedir. Bu yüzdendir ki, daha Mekke döneminde Kur'an yardımlaşmayı, fakirleri gözetmeyi İslam ile şirk arasındaki farklardan biri olarak teyit etmiştir. Neticede Mekke'nin ekonomik sisteminde zenginler tarafından dönem dönem karınları doyurulan yoksullar bulunmaktadır ve Kur'an ilk andan itibaren bu kişilere karşı olumsuz tavır içerisinde olanları ciddi anlamda eleştirmiştir.
Ramazan ayını yine büyük bir heyecanla karşılıyoruz.💓
Liste liste yapılacaklar, okunacaklar yazılıyor.
Ne hoş, hazırlık yapmak bile mutluluk veriyor.
Ramazan ayını fesleğen kokusuna benzetiyorum bilmem sizde ne uyandırıyor
Bu yıl hem deprem hem sel fekaketlerinden dolayı, feleketzedeleri unutmayız inşallah.🌷
Şaban Öz'ün ramazan tavsiyeleri çok hoş altta fotoğraf olarak bırakıyorum.
Hayırlı Ramazanlar.. 😊🐦
⭐-İmkanınız varsa tanımadığınız bir garıbana Ramazan kumanyası gönderin... Sonra unutun... En güzeli ise Ramazan kumanyası dağıtan bır markete gidıp adresi verin. onlar götürüp bıraksınlar...🍀
⭐-Haff ölçekli kitaplar okuyun... Klasik tarıhler iyidir mesela... Romanlar. hikayeler... Seviyorsanız şiir bile okuyun... Bir aylık şiir sevmekten
Çok harika bir doktora tezi veya doçentlik tezi okudunuz, sonra okuduğunuz akademisyenin diğer kitaplarını da merak ettiniz ve hemen kitap sitelerine yöneldiniz ki, zat-ı muhteremin başka da kitabı olmadığını gördünüz!
Doçentlikte kitap şartını kaldırdıkları için biraz geriye çekelim örneğimizi; müthiş bir doktora tezi okudunuz; dediniz ki, “bu
Evet evet yanlış duymadınız siyere dair bütün bildiklerinizi unutun ve kendinize yeni bir sayfa açın. Halbuki hepimiz en çok malumatımızın siyere dair olduğunu düşünürüz değil mi? Ama malesef ki Şaban hoca bu kitabıyla taşları yerinden oynatıyor.
Ülkemizde Hz. Peygamber'in hayatına dair sürekli aynı soruların sorulup yine hiç düşünülmeden
"Bir Bedevinin Günlüğü" üzerine...
Okumaya başlamadan evvel, kitabın yalnızca bedevilerin günlük yaşantısından - fikir edinmemiz adına- bir kesit sunduğu önsezisine kapılmıştım. Ta ki ilk sayfada "Bir hikayede yaşamanın ne olduğunu bilir misin?" cümlesine varıncaya dek.
Kendinizi sorunun muhatabı kabul ettiğinizde olaylara
Şaban Öz Kitap, nebevi bir medeniyet tasarımını kavramsal çerçevesini çizerek anlatıyor. Yalnız Nebevi medeniyetin inşasını yapacak olan da buna inanmış olan müslümanlardır. Ve temel hareket Hz. Peygamber'in modelliğidir.