Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sadık Hidayet

Sadık HidayetKör Baykuş yazarı
Yazar
8.0/10
8,8bin Kişi
39,2bin
Okunma
2.137
Beğeni
76,1bin
Görüntülenme

En Yeni Sadık Hidayet Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Sadık Hidayet sözleri ve alıntılarını, en yeni Sadık Hidayet kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Herkesin birkaç maskesi vardır, kimisi bunlardan yalnızca birini sürekli kullanır, ister istemez kirlenir, yıpranır. Bunlar tutumlu kimselerdir. Kimisi de maskelerini sonraki nesillere, çoluk çocuğuna saklar. Kimisi de sürekli yüz değiştirir, ama yaşlandıkça bu maskenin son maskeleri olduğunu ve kısa bir süre içinde çabucak eskiyeceğini anlar. İşte o zaman gerçek yüzleri ortaya çıkar bu son maskenin altından.
Sayfa 80 - KirmizikediKitabı okudu
Nasıl maddiyatçı ve hayasızlık dolu bir devirde yaşıyoruz! Şimdi anlıyorum ki insan neslinin yok oluşu bizim devrimizin akılcı sonucu. Fakat genel olarak insanlık özde bir olmuş, aynı duyguları paylaşmış, aynı şeyleri düşünmüş. Bu bakımdan günümüzdeki insanla yirmi bin yıl önceki maymun adam arasında pek fark oluşmamış, sadece uygarlık görünüşte birtakım değişiklikler yapmış onda. Günümüzdeki duyguların tümü yapmacık. İnsan uygarlığına sırt çevirmekte haklıdır.
Reklam
İki bin yıl son­ra in­sa­noğ­lu­nun ah­la­kı, âdet­le­ri, duy­gu­la­rı ve tüm ya­şa­mı ta­ma­men de­ğiş­miş­ ti. İki bin yıl ön­ ce çeşitli din­lerin ve inanç­la­rın in­sa­na va­at et­ti­ği şe­yi bi­lim ger­çek­leş­tir­miş­ti. Su­suz­luk, aç­lık, aşk ve in­sa­nın di­ğer ge­rek­si­nim­le­ri gi­de­ril­miş, yaş­lı­lık, has­talık ve çir­kin­lik in­ san ta­ra­fın­dan mah­kûm edilmiş­ti. Ai­le ya­şa­mı terkedil­miş­ti ve bü­tün in­san­lar arı ko­va­nına ben­zer çok kat­lı bü­yük bi­na­lar­ da ya­şı­yor­du. Fa­kat bir so­run kal­mış­tı; der­man­sız bir dert. Bu da, amaç­sız ve an­lam­sız ya­şama­nın ver­di­ği yor­gun­luk ve bık­kın­lık­tı.
"Uzun zamandır başkalarıyla bütün bağlarımı koparmışım, kendimi daha iyi tanımak istiyorum."
Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım.
"Yaralar vardır hayatta,ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen,kemiren yaralar."
Reklam
Öyle sanıyordum ki aşk ve kin aynı şeydiler.
Demek yaşadığımı, acı çektiğimi, ağır yavaş ölmekte olduğumu o bile hatırlıyordu. Teşekküre değerdi bu. Fakat bilmek isterdim, kendisi için öldüğümü biliyor muydu?
Hayat, soğuk kayıtsız, herkesin maskelerini çeker alır zamanla; maskeleri de hani çoktur herkesin. Fakat bazıları hep aynı maskeyi kullanırlar, ister istemez kirlenir, yıpranır bu maske, tutumlu kimselerdir bunlar. Bir kısmı evlatlarına saklarlar maskelerini; bir kısmı da vardır ki boyuna maske değiştirirler, ama yaşlandıklarında görürler ki bir sonuncu maske kalmış ellerinde, ve bu da pek çabuk eskir, o zaman maskenin gerisinden gerçek yüzleri çıkar ortaya.
Yalnız ölüm yalan söylemez! Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Hayatın derinlerinden seslenir, yanına çağırır bizi. Ve biz, henüz insanların dilini bile anlamadığımız yaşlarda, ara sıra oyunlarımızı yarıda kesiyorsak, bunun nedeni, ölümün seslenişini duymuş olmamızdır... Ömrümüz boyunca ölüm bize el eder, çağırır bizi. Her birimiz ansızın, sebepsiz düşüncelere dalmıyor muyuz, bu hayaller bizi öylesine sarıyor ki zamanı, mekânı fark etmez olmuyor muyuz? Insan bilmez bile ne düşündüğünü; ama sonra kendini ve dış dünyayı hatırlamak, düşünmek için toparlanmak zorundadır. Bu da bir sesidir ölümün.
Reklam
Lâkin tek korkum: yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan.
Kışın bir deliğe gizlenen hayvanlar gibi kendi içime ne kadar çekilsem, başkalarının seslerini o kadar net duyuyor, kendi sesimi boğazımda işitiyordum.
Çünkü ben Tanrıyla, Yüce Varlık'la değil, sevdiğim tanıdığım birisiyle konuşmaktan hoşlanıyordum! Çünkü benim çok yükseğimdeydi Tanrı.
Tutsağı olduğum sefaletten kaçıyordum. Sokaklarda belli bir amacım olmaksızın, rastgele yürüyor, para ve şehvet peşinde koşan, o tamahkar suratlı ayaktakımı arasından rahat, umursamaz geçiyordum. Onları görmeye ihtiyacım yoktu, biri ötekinin kopyasıydı. Hepsi bir ağız, ağza asılı bir avuç bağırsaktan oluşuyor, cinsel organlarında bitiyorlardı.
Dünya, ıssız yaşlı bir ev gibi görünüyordu gözüme ve ben bağrımda bir acı duyuyordum.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.