Saffet Tanman

Batnas Tepelerinde Zaman yazarı
Yazar
10.0/10
2 Kişi
9
Okunma
2
Beğeni
1.059
Görüntülenme

Hakkında

1912'de İstanbul'da, Bakırköy'de doğdu. Babası ilmiye sınıfından Çerkeş Şeyhizâde Mehmed Bahâeddin Bey (1873 - 1952 ), annesi Hatice Behire Hanım'dır(Ö.1961). İki yaşında iken, Temmuz 1914'te, babasının Kastamonu kadılığına tayin edilmesiyle adı geçen kente yerleşen aile burada altı yıl kaldı. M. Bahaeddin Bey'in Kuvâ-yı Milliye'ye katılmasıyla Kastamonu'dan Ankara'ya geldiler. Cumhuriyet2in ilânından az sonra 1924'te İstanbul'a döndüklerinde Saffet Şerife, önce İtalyan rahibelerinin Bakırköy'deki okulunda Fransızca öğrenmeye başladı. Daha sonra Fransız rahibelerinin Kumkapı'daki okuluna devam etti ve sonunda Notre Dame de Sion Lisesi'nden, altı yıl yatılı olarak okuduktan sonra mezun oldu. 1935'tye Galatasaray Lisesi'nde olgunluk sınavını geçtikten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde, Almanya'dan gelmiş olan Prof. Spitzer ve Prof. Auerbach'ın ders verdiği Romanoloji Bölümü'ne girdi. Esas sertifikası adı geçen bölümden de yardımcı sertifika alaarak 1940'ta mezun oldu. 1937'de Gemi Mak. Yük. Müh. Fahri Tanman ile evlendi. Eşinin görevi nedeniyle uzun süre Hamburg'da ve New York'ta kaldıktan sonra yurda döndü. 1949'dan itibaren hayatının büyük kısmını, eşiyle birlikte, Söke'de, Büyük Menderes Ovası'nda, aileden kalan arazilerin ıslahı ve imarına ayırdı. Saffet Tanman'ın 1940'lı ve 1950'li yıllarda çeşitli gazete ve dergilerde öyküleri ve edebiyat eleştirileri yayımlanmıştır.
Unvan:
Türk Yazar
Doğum:
İstanbul, Türkiye, 1912

Okurlar

2 okur beğendi.
9 okur okudu.
7 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Hepsi güzel de gençlerin çoğu çiftçilik yapmak istemiyormuş. Yaşlılar bundan şikayetçi, ama ben "Gençlerin hakkı var" dedim, "Çiftçiliğin tadı mı kaldı? Son senelerde hiçbir hükümet çiftçinin derdini dinlemedi. Ziraatın cihat kadar mühim bir mesele olduğunu düşünmedi."
Kırlangıca sormuşlar: “Neden dolana dolana uçuyorsun?” diye. “Şerre çarpmamak için kah altından kah üstünden geçiyorum” demiş.
Reklam
Ay ışığı dokunduğu her nesneye bir sonsuzluk veriyor, arada bir baykuş muntazam aralıklarla ötüyor ama bu ses sükuneti bozmuyor, manzaraya uyuyor, mahzun bir nağme gibi havada eriyip kayboluyordu.
Sayfa 92 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok