Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Said el Kahtani

Said el KahtaniHısnu'l-Müslim - Dua ve Zikirler yazarı
Yazar
8.7/10
31 Kişi
146
Okunma
10
Beğeni
3.559
Görüntülenme

Said el Kahtani Gönderileri

Said el Kahtani kitaplarını, Said el Kahtani sözleri ve alıntılarını, Said el Kahtani yazarlarını, Said el Kahtani yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bâtılın taraftarları ve sapıklığın davetçileri karşılarına çıkan her türlü engele rağmen kendi ideolojilerini şaşırtıcı bir şekilde sebat, ısrar ve inatla savunduklarını görürsün. Halbuki bazı imanı zayıf kişiler arkalarından cekiştirilmeleri, yüzlerine karşı alay edilmelerinden veya iğneleyici bir sözden dolayı dinlerinin bazı ilkelerinden tavizler verirler. Günahkarın metanetini ve müttekinin aczini/çaresizliğini sadece Allah'a şikayet ederiz.
Allah'ın yolu öyle bir yoldur ki, bu yolda önce küfürden ve kafirlerden uzaklaşılır, sonra Allah'a iman edilir. Önce küfür ve şirk reddedilir, sonra tevhit ispat edilir. Allah Teala şöyle buyurmaktadır: "Kim tâğutu reddedip Allah'a iman ederse, kopmayan sapasağlam kulpa yapışmıştır". Bakara/256
Reklam
Kavimlerinin kendileriyle alay ettikleri peygamberlerin haberleri bize geldi. Bu alay ve istihza onları yüklendikleri misyondan ve gönderildikleri dinden vazgeçirdi mi? Asla. Nuh (a.s) gemiyi yaparken kavmi onunla alay ediyordu, arkasından, önünden çekiştirerek, gülerek ve istihza ederek ona eziyet ediyorlardı. Bu, onun yolunu aydınlatmaktan, Rabbinin ona vâdettiği şeye daha fazla inanmasını sağlamaktan başka bir şey yapmadı.
Bid'atçılardan birisi inandığı şeyhten yardım istemeyi ve ona kabrinin yanında veya kabrinin dışında tâbi olmayı, seher vakti mescitte Allah'a dua etmekten daha yararlı görmektedir. Onun tarikatından çıkıp tevhide yönelen kişiyle de alay etmektedir. Onlardan pek çoğu mescitleri harap bir vaziyetle bırakıp türbeleri imar etmektedirler. Bu, onların Allah'la, O'nun âyetleriyle ve peygamberiyle alay etmeleri ve şirke saygı göstermelerinden başka bir şey değildir. Onlardan birisi bazı beyitleri dinlediği zaman öyle bir huşu ve huzur içerisinde dinler ki Allah'ın âyetlerini dinlerken aynı huşu ve huzuru duymaz. Hatta âyetleri dinlemek onlara sıkıcı gelir ve o âyetlerle ve onları okuyanlarla alay ederler.
Allah'ın hükümleriyle alay etmenin örneklerinden birisi de çok eşlilikle alay etme konusudur. Bu, çok eşliliği yasaklayıp deyyusluğu/pezevenkliği serbest bırakıp, ümmetin içine nüfuz eden bir afettir !! Dost ve aşıklara gelince, eşlerden her ikisi de bunlardan onlarcasıyla beraber olabilir. Bu sebeple (nikaha dayalı) çok eşlilik meselesinin, batı hayranlarının pek çoğu nazarında affedilmez bir suç haline geldiğini görürüz. Zina etmek ve günah işlemek maksadıyla serbestliğin ve ahlaksızlığın bulunduğu ülkelere seyahatlar düzenlemek ise onlara göre ilericiliktir, yükselmedir, turizmdir ve baskıdan uzaklaşmaktır !!
bkz. Türkiye toplumu
Dinsizler, zehirlerini kusmak, tesettürlü müslüman kadına saldırmak, onu iffet ve şerefinden çıkarmak ve çılgın insan kurtlarına kolay bir lokma haline getirmek için harekete geçerler. Bundan dolayı fazilet ve iffet gizlenir, serbestlik, zina ve ahlaksızlık çamuruna düşüş yaygınlaşır, hatta dini değerlerine ve ahlakına bağlı bir toplum anarşizmin, cinsel sapıklıkların, aile yıkımının fazilet ve iffetle savaşın baskısı altında çöken bir batı toplumuna dönüşür.
Reklam
Namaz kılanlarla alay eden nice insan işittik. Bu beyinsizler şöyle derler: Ey namaz kılanlar, cennete gittiğiniz zaman bizi de yanınızda götürün ! Bu bencil alaycı kişi, kâfir bir işçiyi müslüman işçiye tercih ederek işe almada ona öncelik verir, sonra da şöyle övünür: Bir müslümanı işe alırsak bizi meşgul eder, vaktimizi ve işimizi namazla kesintiye uğratır !
Allah'ın şeriatıyla hükmedilmesine saldıran bugünkü dinsizlerin mantığı aynen Firavun'un mantığıdır. Firavun da Musa'nın Allah'tan getirdiği hak dinden halkını sakındırmak için şöyle demişti: "Ben onun,sizin dininizi değiştireceğinden yahut yeryüzünde fesat çıkaracağından korkuyorum." Mu’min,40/26
Peygamberin (s.a.v) dinine ve sünnetine çağıranlar da alay ve istihzâya maruz kalırlar. Bu, kıyamet gününe kadar kalacak bir kanundur. Bazılarının cesareti kırılır, bazıları geri adam atar ve korkar, bazılarının da hakka bağlılıkları, ıslah yolunda devam etme ısrarları ve bâtıla mukavemetleri artar. Bu son tavır, ümmetin muhtaç olduğu bir tavırdır ve Allah'ın hak dinine davetin azığıdır. Çünkü bu tavrın sahibi peygamberlerin sözlerine bakar; bilir ve inanır ki o, peygamberlerin bıraktıkları şeylerin mirasçısıdır.
Peygamber (s.a.v) Kabe'de tavaf ederken müşriklerin yanından geçti. Geçerken bazı sözler söyleyerek onunla alay ediyorlardı. Rasûlullah'ın kızmakta olduğu yüz şeklinden anlaşılıyordu. İkinci defa yanlarından geçerken yine onunla alay ettiler. Sonra üçüncü defa aynı durumla karşılaştı. Bunun üzerine Peygamber durdu ve dedi ki: Ey Kureyşliler! Beni dinliyor musunuz? Canımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, sizi hizaya getirecek bir din getirdim; bu dine uymazsanız helak olursunuz. Ravi şöyle dedi: Peygamber o topluluğa öyle tesirli sözler söyledi ki hepsi pür dikkat dinlediler." Allah Teala onların Peygamberi kaş-göz hareketleriyle alaya almalarını ayetinde şöyle anlattı: O kâfirler zikri/Kur’ân’ı işittiklerinde, neredeyse gözleriyle seni devireceklerdi. Ve derler ki: “Şüphesiz ki o, bir delidir.” (68/Kalem, 51)
İbnu Hişam,es-Siret,1/308-309 kısaltılarakKitabı okudu
220 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.