Rivayete göre Pîr Sultan asılırken, taşlanması emredilmiş; herkes taş atarken musâhibi ve tarikat arkadaşı Ali Baba taş yerine gül atmış; bunu gören Pîr Sultan çok üzülmüş ve şu dörtlükleri söylemiş:
“Şu kanlı zâlimin ettiği işler
Garip bülbül gibi zâreler beni
Yağmur gibi yağar başıma taşlar
Dostun bir fıskesi pâreler beni
Pîr Sultan Abdalım can göğe ağmaz
Hak’tan emrolmazsa irahmet yağmaz
Şu ellerin taşı hiç bana değmez
İlle dostun gülü yaralar beni”
Osmanlu yanına kalır mı sandın
Nice intikamlar alınsa gerek
Mehdi çıkar ise nic’olur hâlin
Heybetli küsleri çalınsa gerek.
Gazi Mehdi bir gün Uruma çıkar
Yezit kalesini hem burcunu yıkar
On iki İmam’ın sancağın çeker
Kırmızı tâç ile salınsa gerek
Pir Ali der Mehdi ciğer yanığı
Kırmızıdır donu yeşil sarığı
Düzelim koşalım bahçeyi bağı
Yezidler aradan sürülse gerek.
Mehdi dedem gelse gerek
Alî divan kursa gerek
Haksızları kırsa gerek
İntikamın ala bir gün.
Celâlzâde Mustafa’nın, “Merhum Sultan Selim Han padişah olmasa, milk-i Rum elden gitmiş idi.” Sözü, Osmanlı devlet adamlarındaki psikolojik durumu açık bir sûrette göstermektedir.
İleri gelen Safeviler’in öldürüldüğünü,bunların ailelerinin ve bağlılarının ise, sürgüne gönderildiği söylemek, tarihi realiteye daha uygun düşecektir, kanısındayız.