Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Saim Savaş

Saim SavaşXVI.Asırda Anadolu'da Alevilik yazarı
Yazar
8.3/10
7 Kişi
39
Okunma
0
Beğeni
1.036
Görüntülenme

Saim Savaş Sözleri ve Alıntıları

Saim Savaş sözleri ve alıntılarını, Saim Savaş kitap alıntılarını, Saim Savaş en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toplumsal ayrışma...
Önceleri Osmanlı Devleti tarafından, Safevi Devleti ve bu devletin Anadolu'daki taraftarlarını küçümsemek için hakaret anlamında kullanılan "Kızılbaş" tâbiri, zamanla toplumsal farklılaşma ve kopmaları ardından yükselen önyargı duvarlarının bilgisizleştirdiği zihinlerde, gayri ahlâki çağrışımlar yapan bir kelime halinde telaffuz edilmeye başlanmıştır.
Sayfa 7 - TÜRK TARİH KURUMU 3. BASKIKitabı okudu
Osmanlı-Safevi mücadelesi sırasında, genellikle arada kalıp ezilen Kızılbaş halkın dertlerine şiirleriyle tercüman olan Pir Sultan ile Pir Ali isimli bir Kızılbaş şairin bazı dizelerinde de, her bakımdan bunalan bu insanlarda ki bir kurtancı bekleme inanışının varlığı açıkça görülmektedir.
Sayfa 9 - TÜRK TARİH KURUMU 3. BASKIKitabı okudu
Reklam
Tarih Araştırmaları
"Geçmişi bilimsel metotlarla anlamaya çalışma teşebbüsü" olarak tarif edebileceğimiz tarih araştırmalarının, siyasi, askeri, dini ve toplumsal geçmişimizden bir takım dersler çıkarmaya yönelmesi beklenmelidir. Aksi halde tarih araştırmaları, sadece bazı kimselerin geçmişe yönelik meraklarını tatmin etmekten öte bir işe yaramayacaktır.
Sayfa 148 - TÜRK TARİH KURUMU 3. BASKIKitabı okudu
Şeyh Haydar'dan itibaren Safeviye tarikatı mensupları için kullanılan "Kızılbaş" tabirinin, aynı zaman da bazen Safevi Devleti ve bazen de bu devletin hakim olduğu coğrafya için kullanıldığ; ancak zamanla sadece Anadolu'daki Alevi topluluklan için kullanılan bir terim haline geldiği anlaşılmaktadır.
Sayfa 7 - TÜRK TARİH KURUMU 3. BASKIKitabı okudu
Çaldıran Savaşı’nda, Osmanlı ordusu savaş alanına geldiği zaman, askere 24 saat istirahat verilmesi teklifine karşılık Rumeli Defterdarı Pîrî Mehmet Çelebi, akıncılardan mühim bir kısmının Alevi ve Şiilerle taraftar olmaları sebebiyle, istirahat anında düşmanla anlaşma ihtimalinden dolayı, hemen savaşa girişilmesi teklifi kabul olunması, ilginç bir ayrıntı olarak dikkate alınmalıdır.
Fetva*
Şah İsmail ile askerlerine karşı açılacak savaşların, diğer din düşmanları ile yapılacak savaşlar gibi cihat sayılacağının ve umûmiyetle, Şiîlerin öldürülmesinin câiz olup, mallarının helâl, nikâhlarının ise bâtıl olduğunun açıklandığını, ifade ediyor.
Sayfa 106 - TÜRK TARİH KURUMU 3. BASKIKitabı okudu
Reklam
Kızılbaşlar'a yöneltilen suçlamalardan birisi de erkek-kadın, çoluk-çocuk bir arada toplanıp, gece-gündüz saz ve söz ile meşgul olmaları, saz çalıp, türkü söyleyerek eğlenmeleridir.
Sayfa 32 - TÜRK TARİH KURUMU 3. BASKIKitabı okudu
Dolayısıyla merkeziyetçi yönetim anlayışıyla uyuşamayan göçebe kesimlerin kurduğu bir devlet olan Safeviler, Osmanlı merkeziyetçiliğinden canı yanan kesimler için bir sığınma merkezi olmuştu.
Sayfa 140 - TÜRK TARİH KURUMU 3. BASKIKitabı okudu
Mezhebi farklılaşma ve aynı zamanda devam eden sıcak ve soğuk savaş, genelde Osmanlı toplumunda ve özelde söz konusu mücadele ve farklılaşmanın yaşandığ coğrafyada yaşayan insanlarda, bir taraftan aşılmaz önyargı duvarlarının örülmesine sebep olurken, diğer yandan karşılıklı içine kapanma ve karşısındakini mutlak yanlış ve kötü görme anlayışının doğmasına sebep olmuştur. Söz konusu anlayışın, bilhassa sıcak savaş dönemlerinde siyasi, dini ve askeri önderlerce körüklendiğini tahmin etmek güç değildir. En başta her iki devletin karşılıklı olarak birbirlerini küfürle itham etmeleri ve din adamlarının bu yönde fetvålar verebilmeleri bu durumu açıkça göstermektedir. İçine kapanma ve zamanla meydana gelen karşı taraf hakkındaki bilgisizlik, akla ve havsalaya sığmayacak bir takım suçlama ya da iftiraların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Etkileri günümüze kadar gelebilen bu tür sosyal gelişmelerin, toplum kesimleri arasında nasıl kapatılması güç çatlaklar oluşturduğu bugün bile görülebilmektedir.
Sayfa 145
Şeyh Cüneyt'in öldürülmesinden sonra Erdebil sûfileri tarafından pir ve hatta "Tanrı'nın zuhuru" olarak tanınan oğlu Şeyh Haydar'ın, 12 dilimli Kızılbaş tacı giymeğe, kızıl sarık sanınmağa başladığa, müritlerine de, derecelerine göre, aynı tâca, sarıklı ya da sarıksız olarak giydirdiği ve bu yüzden bu tip taca "haydarî tâç" denildiği, söyleniyor.
Sayfa 7 - TÜRK TARİH KURUMU 3. BASKIKitabı okudu
73 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.