İnsanlarda bir dışlamak korkusudur gidiyordu.
Kendi içlerinden dışarı fırlamak, kendi kişiliklerini, kendi düşüncelerini başkalarına kabul ettirmek onlara Tanrı işlerine karışmanın korkusunu veriyordu.
Bu ürkme kişioğlunu sinmeye, düşünmemeye, bir duygu sığlığı içinde kâh kumların üstünde kâh kumların altında yaşayan bir yengeç gibi ikili ve şaşkın bir yaşam sürmeye de iteliyordu.