Salâhi Efendi

Salâhi EfendiElli Dört Farz Şerhi author
Author
0.0/10
0 People
1
Reads
0
Likes
95
Views

About

1117’de (1705) bugün Yunanistan sınırları içinde bulunan Kesriye’de (Kastorya) doğdu (Sâdullah Enverî, vr. 176b). Asıl adı Abdullah Selâhaddin, mahlası Salâhî’dir; Salâhî Uşşâkī diye tanınır. Bazı son dönem kaynaklarda Uşşakīliğin yaygın olduğu Balıkesir’de doğduğu ileri sürülmekteyse de bu doğru değildir. Salâhî hakkında Risâle-i Salâhiyye adıyla müstakil bir eser yazan Hüseyin Vassâf, kâtipler zümresinden olan babası Muhammed Abdülazîz’in Saraybosna’da doğduğunu, daha sonra Kesriye’ye hicret ettiğini söyler. Tahsil hayatına memleketinde başlayan Salâhî, babasından devraldığı kâtiplik mesleğini sürdürmek ve öğrenimini tamamlamak için İstanbul’a gitti. Bir süre Bâbıâli’de Tahvil Kalemi’ne devam ettikten sonra Hekimoğlu Ali Paşa’nın hizmetine girdi. Ali Paşa’nın görevi dolayısıyla maiyetinde birçok yere seyahat etti. İlk seyahatini Ali Paşa’nın vali olarak tayin edildiği Bosna’ya gerçekleştirdi. Osmanlı ordusunun Avusturya kuvvetlerine karşı zafer kazandığı Banyaluka savaşına Hekimoğlu Ali Paşa ile birlikte katıldı (1150/1737). Paşanın 1153’te (1740) Mısır’a vali olması üzerine Kahire’ye gitti. Burada Halvetî şeyhi Şemseddin Muhammed el-Hifnî ile tanıştı. Nakşibendî şeyhi Hasan Demenhûrî’den cifr, vefk ve ilm-i hurûf gibi havas ilimlerini öğrendi. Salâhî’nin devlet hizmetindeki görevi Hekimoğlu Ali Paşa’nın Mısır’dan Anadolu’ya gönderilmesiyle sona erdi (1154/1741). İstanbul’a döndüğünde paşa ile çıktığı bir Edirne seyahati sırasında tanıştığı Halvetî-Uşşâkī tarikatının Cemâliyye kolunun pîri ve Edirnekapı Savaklar’daki Hırâmî Ahmed Paşa Tekkesi şeyhi Cemâleddin Uşşâkī’ye intisap etti. Şeyhin kızıyla 1157’de (1744) evlendiğine göre ona bu tarihten önce intisap etmiş olmalıdır. Salâhî’nin bu evlilikten, Muhyiddin İbnü’l-Arabî’ye bağlılığından dolayı Muhyiddin adını verdiği oğlu ile Mehmed Ziyâeddin adlı oğlu oldu.
Title:
Yazar

Readers

1 readers read.
Reklam

Quotes

See All
“Abdest üzere dâim olmaya kadir isen dâima abdest üzere ol. Zîrâ bir kimsenin rûhunu kabzetmek için Azrâîl (Aleyhisselâm) geldiğinde o kimse abdest üzere ise, kendisine şahadet rütbesi verilir.”
Sayfa 22 - ÜÇÜNCÜ FARZ
“Herkim insanlara gösteriş için namaz kılarsa, muhakkak ki o kişi şirk koşmuştur, herkim de insanlara gösteriş için sadaka verirse muhakkak ki o kişi şirk koşmuştur.”
Sayfa 164 - ELLİBİRİNCİ FARZ
Reklam
“Rasûlüllah ‎ﷺ şöyle buyurmuştur: Bir kavmin içinde sıla-i rahimi kesen bir kimse bulunursa o kavim üzerine rahmet inmez.”
Sayfa 77 - YİRMİBİRİNCİ FARZ
“Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: Her kim şarkı söyleyen bir kadının sesini kasıtlı olarak dinlese kıyâmet gününde o kimsenin kulaklarına kurşun dökülür.”
Sayfa 106 - OTUZDÖRDÜNCÜ FARZ
“Zikrullâh iki şekildedir. Biri dil ile zikir, diğeri ise kalp ile zikirdir. Zikr-i lisânî (dil ile yapılan zikir), zikredeni îmâna eriştirir. Zikr-i cenânî Yâni zikri- kalbî (kalple yapılan zikir), zikredeni cinana Yâni cennetlere eriştirir.”
Sayfa 13 - BİRİNCİ FARZ

Updates

See All
Henüz kayıt yok

Comments and Reviews

See All
Reklam
Henüz kayıt yok