Turkuaz mavi gökyüzü birden gri, kasvetli bir renge dönüşmüş, rüzgar kaval seslerinin yerine yanık, insanın bağrına
zehirli bir ok gibi saplayan ağıt seslerine bürünmüş, kuşların
Cıvıl cıvıl sesleri sessizliğe bürünmüştü. Dağlar derin bir mateme dalmış, gelincikler kan kızılı gözyaşlarına boğulmuş
yıldızlar aya küsmüş, ay geceye darılmiştı. Ağıtlar yakıyordu
talihsiz kocasına Asiye. Güneşi kararmış, gündüzü geceye
dönmüş, matem zerrecikleri yağıyordu üstüne. Saçlarını yoluyor, yüzünü güzünü tırmalıyor, feryat figan ediyor, kendinden geçiyor, gözü kimseyi, hiçbir şeyi görmüyordu...
Üstü başı kan içinde, yamalı pantolonunun diz kısmı vahşi bir kedi tarafından parçalanmış gibi, benzi solmuş gözleri çökmüş, akciğerinin her hücresiyle soluyarak bağırıyordu...
Daey, Dayke , bavemin ... Babo! Vay babo, bavemin ...
Bevemin kuştin.
Aslında töre diye topluma kabul ettirilmek istenen çoğu seylerin, Kirli çıkarlar, cahil topluma "töre" diye kabul ettirmek için bir kılıftır. çünkü bu kılıfı cahil halka yutturanlar, güçlülerdir. Bu yıkılası düzen böyle gider. Kitapta eskilerin örf adetine kadınları çaresiz bırakmalarına baya saydırıyorsunuz .örf, adet adı altında kadınların hiçe sayıldığı söz hakkı olmadığı cehaletin anlatıldığı en güzel örnekle karşılaşıyorsunuz kız çocuğunu hakir görmenin veya okutmamanın, parayla kız satmanın" töre olduğu ve kabullenilmesi gereken bir kader olduğu vurgulanırken. Kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etme demişler buna uyupta çocuk doğurmayi özellikle erkek çocuk doğurmayi marifet edinmiş kadınlar kız doğurduklari için üzülüp, kocasına soyunu devam ettirebilmek için o erkek çocuğu verebilmek için ölümü göze alıp doğurmaya devam etmeleri. Kadınsan susucaksin her türlü şiddeti yutucaksin senin ne konuşmana ne de yaşamana söz. Hakkın var onu istediği zaman erkek elinden alır diyen töreler
Kısaca "matemli kardelenler olmasın" diyorsanız, toplumun aydınlanması lazım. İnsanlarımızın okuması lazım.
Kızlarımızın okuması lazım. Çünkü her şeyin başı eğitim.