“ Ağacı sarmış olsa eğer karınca
Zararı var mıdır karıncayı karınca?”
Zenbilli Ali Efendi ise Padişahı’na şık bir cevap verir ki bu yanıtı bugün bile dildedir:
“Yarın divanına Hakk’ın varınca
Süleyman’dan alır hakkın karınca.”
Bugün Beldetun Tayyibetun (güzel belde) olan İstanbul’umuzun Boğazında ki dört güzeli perspektif alarak bir İstanbul fotoğrafı çıkarılmış bu eseri önerilerimize aldık.
Okuyunca dinlenenlere, huzur bulanlara nâçizane önerimizdir…
Kitap Osmanlı Tarihinin ötekisi diyebileceğimiz bir isimden bahsediyor. Yazar büyük oranda kronolojik bir sırayı takip ederek öncelikle Fatih'in ölümüne giden süreci analiz ederek iki kardeş arasındaki rekabetin kökenlerini dahası kurumsal nedenlerini anlamamiza yardımcı oluyor. Daha sonra ise Cem'in öncelikle mağlup daha sonra sürgün olduğu olayları ele alıyor. Kronolojik dizge takip edilirken yazar sık sık araya Modern Türk şiirinden damlalar serpistirerek okuru Cem'in dramı ile duygudaslik kurmaya yönlendiriyor. Son bölümde Teksas taraftar grubunun bir sloganına atıf da bulunuyor ki; bu slogan yerleşik Osmanli tarih anlatisindaki Dersaadet merkezlilige güçlü bir itirazi ima ediyor : " TESLİM OL ISTANBUL" bkz. youtu.be/fwcY-i8bgXI?si=... ( cem tahta çıksa ne olurdu?)
Yuşa Tepesi, "ikinci zaman"ın ortasına bırakılan bir mektup adeta. Kim okursa kendinden bir şeyler bulur ve herkes kendi mana dünyasına göre birtakım remizlerin altını çizer.
Caminin kedileri de en az türbe kadar meşhur. Bir söylenceye göre, avlunun hemen her tarafında arz-ı endam eden kediler, Hüdayi Hazretleri ile Bursa'dan Üsküdar'a gelen kedilerin torunları!