Saruhan Doğan, 1967’de Stockholm’de doğdu, 3 yaşından sonra İstanbul’da yaşadı. Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü sonrası London School of Economics’de ekonomi master’ı yaptı. Sonraki yıllar yerli-yabancı bankalarda hazineci ve yatırım bankacısı olarak çalışarak geçti. Bugünse hem bir aracı kurumda yönetim kurulu üyesi, hem de danışmanlık yapıyor.
“Sanatçılar hayatımızın önemli meselelerine eğilirler ve eğilmelidirler de” söyleminde ayrıca bir sorun daha var. Bu da sanatın kullanışlılığı meselesi. Sanat, en özgün ve gerçek haliyle, sadece sanat olduğu için değerlidir, içerdiği doğru ve yanlış mesajlar için değil. Dolayısıyla sanata “toplumumuzun kanayan şu yarasına parmak bastığı için müteşekkiriz” dersek sanatın ne olduğunu tamamen yanlış anlamışız demektir.
Merhaba arkadaşlar bugün sizlere değişik ama güzel bir kitap yorumuyla geldim
Kitabın başında biraz sıkıntı çektim itiraf ediyorum. Hatta yarım bırakmayı bile düşündüm. Kim ne ? Neler oluyor? Yadigar kim? Vs. Ama sonra içine kitap beni öyle bir çekti ki şaşırdım Her sayfa da merak saldı beni. He şunu da itiraf ediyorum sonu bence böyle olmamaliydi. Ama ne yapalım. Yazarımız böyle uygun görmüş. Betimlemeleri çok güzeldi bu arada
Spoiler içerir
Raci Bey, 44 yıl sonra aşkını buluyor. Ahhhh. Raci Bey'le hayran kaldım. Nasıl sevmektir dedim. Böyle sevenler kitaplarda olur zaten değil mi?
Yıllar sonra Türkiye'ye dönen Fehim nelerin peşindeydi bu adam? Okurken beni delirtti resmen
Zeynep, kocası tarafından terk ediliyor ve oğlu Cem, ahhh Cem sonunda dedenin düştüğü aşk çıkmazına sen de düştün.
Suriyeli göçmen Fadi ve oğlu Halim de hayatta tutunma gayreti gösteriyorlar.
Nihan ise o da kızı Zeynep ile hayata tutunmaya çalışan bir kadın ve Raci Bey'in yanında çalışmaya başlıyor.
Zeynep'in kocası Güngör zaten ayrı bir dertti. Ya nasıl desem, öyle bir yazmış ki yazarımız hayal gerçek birbine girdi. Ve havada asılı kaldı bazı şeyler bende ya da bana ağır geldi bilemiyorum
Güzel miydi güzeldi kitap, ama ben daha sade anlatımı olan kitapları seviyorum ve daha çok o tarzda okuduğum için bana biraz değişik geldi.
Bu tarz sevenlere okumanızı öneririm
Likit RuhSaruhan Doğan · Hayykitap · 202028 okunma
*Bir insanı hayaliniz de ne kadar gerçekmiş gibi yaratmaya çalışırsanız çalışın kendisini gördüğünüzde bütün o çabanın beyhudeliğini görüyorsunuz.*
Herkese merhaba ️Bugün sizlere Saruhan Doğan #Hodbinler kitabı ile geldim.
Kitabın konusundan kısaca bahsedecek olursak baş karakterlerden biri olan Sadık, Mihrabad kitabının yazarını çok sevmektedir ve onun gibi yazar olmak istemektedir. Bunun için de kendisi de bir kitap yazmaya başlar. Yazdığı kitapta hikaye içinde hikaye barındırıyor bizleri karakterlerin bencilliklerini, hayal kırıklıklarını ve birçok duyguya bizleri ortak ediyor...
Hodbinler bir hayalde yaşayıp ölecek olsalar bile hayalden de, hayattan da zevk alamayanlar, nereye baksa kendini görenler, o hüzünlü mağrurlar...
Kitabın ilk sayfaları biraz karışıktı okurken olay örgüsünü anlamakta biraz zorlandım ama ilerledikçe taşlar yerine oturuyor.
Kitapta kullanılan dil, anlatım tarzı, ara ara kullanılan Eski Türkçe, bol betimlemeli, eski-yeni arası gidip gelmesi kitabı daha farklı kılıyor.
HodbinlerSaruhan Doğan · Hayykitap · 201899 okunma
Herkese Selammmm
Sevgili yazar Saruhan Doğanın kaleminden çıkan ilk roman olan Hodbinler ile karşınızdayım
Hodbinin kelime anlamı bencil demek lakin yazar eserinde hodbinliği hayattan zevk alamamak anlamında kullanmış.
Kitabımızın baskarakterilerinden biri olan Sadık genç bir yazar. Mihrabad kitabının yazarını çok sevdiği için onun gibi olmak istiyor. Ve yazar olmaya karar veriyor. İlk başta kendi hayatından esinlenerek yazmaya başlıyor.
Ve Sadık'ın yakın arkadaşlarından biri olan Halis, Sadıkın tam tersi daha mütevazi diyebilirim onun için. Ve bu arkadaşlar bir aşka düşüyor. Bu aşkı gerçekten ziyade daha hayalci bir üslup ile kaleme alıyor yazar.
Yazarın etkisinde kaldığı kalemlerin izlerini bu eserde denk gelebiliyoruz. Başlarında kitabı tam anlamakta zorlanıyoruz lakin okudukça büyük bir haz veriyor insana. Kullanılmış eski dil sayesinde ( araştırdım 1930 lar senesi ) benim için okuması oldukça güzeldi. Yavaş yavaş okunduğunda kitaptaki o cevheri görebiliyorsunuz tavsiye ediyorum.