Türk gazetecisi ve yazarı (İstanbul, 1896-İstanbul, 1953). Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten (1912) sonra, haftalık Hande (1916) dergisiyle gazeteciliğe başlayan Sedat Simavi, ardından Diken (1918), İnci (1918) , Dersaadet (1920), Güleryüz (1922), Resimli Gazete (1923), Arkadaş (1928), Yedigün (1933), Hürriyet (1948) gibi gazete ve dergileri çıkarıp yönetti. Gazeteciliğinin yanı sıra karikatür çizen, Türkiye’de çevrilen ilk konulu filmlerden üçüne imzasını atan, inceleme, roman, öykü ve tiyatro türünde de yapıtlar veren Sedat Simavi’nin yazılarından bir bölümü Sedat Simavi-Eserleri (1973) adlı kitapta toplandı.
Anısını yaşatmak amacıyla kurulan Sedat Simavi Vakfı tarafından çeşitli dallarda ödüller verilmektedir. Oğul-ları Erol Simavi Hürriyet gazetesinin sahibi ve yöneticisi, Haldun Simavi’yse Günaydın gazetesinin sahibi ve yöneticisidir.
“Necile Hanım, bir erkeğin hayatından gelip geçen kadınları ben birer elektrik ampulüne benzetirim. İçinde gözlerimizi kamaştıran bin mumlukları olduğu gibi, gece kandilleri gibi yanan beş mumlukları da vardır. “
Komün bir tanışıklıkla yaşanan bir aşk hikayesi.saf temiz heyecanlı.nizamettinin yaklaşımı necilenin tavrı ve yaraları tam bir uyum olmuş. günümüz gençleri de keşke böyle olsa birbirlerini tanıması için komün
bir fırsat yaratsa bence evlenmeden önce herkes partneri ile hiç bilmedikleri bir yere tatile gitmeli

Ben kitap dinleyemiyorum çünkü unutuyorum. Sadece hastayken kitap dinliyorum genelde çünkü gözümü açacak halim olmuyor ve boş durmak da rahatsız ediyor. Bu hafta hasta olduğum için ve dinlebi'deki kapağı çok tatlı olduğu için dinlemek istedim. Tatlı bir aşk romanı okumak istiyordum ve tam da denk geldi. Hatta film olmaya çok müsait tatlı bir kitap. Yetkililer bunu kaçırmasın djfj. Çok güzel cümleler vardı fakat not almaya gücüm olmadığı için yazamadım, belki tekrar dinler ve yazarım.
2023'te okuduğum kitapların çoğunun genel özeti 'Yani, fena değil ama okumasam da olurmuş.' minvalindeydi. Maalesef bu da onlardan biri.
Her şeyden önce hikayenin bir alâmetifarikası yok. Dümdüz, tahmin edilebilir bir olay örgüsü var. Tamam; tatlı, sevimli bir aşk hikayesi ama e? Akılda kalır bir yanı yok yani. Bir de sesli kitap olarak dinlediğim için muhtemelen çabucak unutacağım. O yüzden kısaca tüm hikayenin özetini yazıyorum: Necile yetim bir genç kız, Haydar Naci bu kızı yanında katip olarak Japonya'ya götürecek olan büyükelçi, Necmettin ise bunlara refakat edecek genç bir binbaşı. Haydar Naci Necile'ye göz koyuyor, Necile ile Necmettin ise birbirlerine aşık oluyorlar. Yıllar önce, Necile'nin babası karakolda dayak yerken onu askerlerin elinden alan genç asker Necmettin çıkmıyor mu? Daha da aşık oluyorlar.
Finalde de güya Haydar Naci aşıklara küçük bir entrika çeviriyor ancak çift bu entrikayı ta sayfalar öncesinden tahmin edip çözüm üretmiş olduğundan bayat bir finalle kapanıyor hikaye.
Yine de çok haksızlık etmek istemiyorum Necile ve Nizamettin'in kağnı hızındaki ilişkisi her şeye rağmen tatlıydı.