Çünkü insan öyle bir malzeme ki, hayatındaki tüm arızalar;
eşiyle, arkadaşıyla, ailesi ile müttefik olamamaktan, anlaşılamamaktan, en azından anlaşılmaya değer görüldüğünü yaşayamamaktan kaynaklanıyor: Değersizlik ve özensizlik duygusu ile bağıra çağıra ya da susarak suratımıza çarpılan yaftalamalar, etiketler... En çok da hayatınızı paylaştığınız eş, dost ya da aileden gelen duygusuz, akılsız, bencil çözümlemeler karartıyor kalbini insanın. İnsan sevemez oluyor kendini, başkalarını, hayatı.
Bildik, tanıdık olan her şey bizim hapishanemiz, çölümüzdür. Çoğu insan kendi çölünde yaşar ve ölür. Hayatla ve insanlarla ilgili deneyim farklılaşmadıkça insan gerçek potansiyeli ile yüzleşemez
Selin Tozkoparan -Yalnızlık insanın doğal halidir Deniz. Eğer ki insan kendi doğal haliyle barışık olamazsa o zaman acı ve üzüntü içine gark olur. Eksik değiliz biz! İnsan kendi eksik yarısını ararmış, yok aşk tamamlanmakmış falan filan... Biz zaten fazlayız ve bu yalnızlığı kafaya fazla taktığımız için birden ikiye çıktığımız ilişkilerde taviz vererek eksiliyoruz.
Çoğumuzun şikayetçi olduğu anlamsız ve hedefsiz hayatlarımızı sürdürebilmemizi sağlayan, her an ölümle burun buruna bir yaşam süren bir taarruz pilotunun psikolojisi ve hayata bakışı üzerine felsefeyle, psikolojiyle harmanlayarak yazmış olduğum bu romanda sadece bir kahramanı değil yaşamın geçiciliğine karşı verilen ansallık refleksini okuyacaksınız. İnsan doğasının karmaşıklığı içinde örüntülenen bir akış içerisinde bir kahramanın savaş alanındaki cesaretine ve sivil yaşam içindeki kayboluşlarına tanıklık edeceksiniz.