Bir isyan halidir migren. Işığa, sese, kokuya, strese. İntiharı düşündürtecek kadar güçlü ağrılardan kurtulmak için önce ilaca sonra karanlığa ve sessizliğe sığınır kişi. Uyku kabul ederse dünyasına, kolay atlatılır migren atakları. Ama gecenin karanlığında, kollarında yenik düşüldüğünde migrene ne gidecek bir yer kalır, ne sığınılacak bir liman. Kuş tüyü yastığın üstünde oda kadar büyüyüp küçüldüğü izlemini veren zonklayan kafa ile gece uzadıkça uzar.
Bir yalnızlık uzatır geceleri bir de migren.
Dizilerle ilgili desteklediğim çok güzel eleştiriler vardı. Fakat düşünmeden edemedim hedef kitle ne kadar mantıklı ve kültürlü ki, yazar mantıklı ve kültürlü diziler bekliyor? Keyif alarak okudum ama bazı dizileri bilmediğim için gözümde canlandıramadım. Yıllardır tv izlemeyen biri olarak çoğu diziye benim bile aşina olup eleştirileri anlamam da dizilerin hayatımızın içinde ne kadar yer ettiğinin bir kanıtı sanırım. Böyle bir konuya ilgisi olanlar ve dizilere aşık olmayanlar için tercih edilebilir.
Diziler ve senaryolar hakkında gayet yerinde eleştirilerin yapıldığı kitapta farklı dizilere de yer verilebilirdi. Eleştirilen dizilerin bazılarını bilmediğim için zorlandım ama genel olarak izlemesem de aşina olduğum dizilerden bahsettiği için tespitlerini ve eleştirilerini çok net anladım. Zaten kitabın dili bayağı akıcı. Övdüğü iki üç dizi dikkatimi çekti. Dizi takip etmesem de fikirlerine sonuna kadar katılıyorum. Diziler gerçekten toplumda ahlaki yozlaşmanın alasını yaptı. Aşk için her şey yapılır hatta enişteye de kaçılır, seven şiddet gösterir, haksızlık yaparak haksızlığı engellerim gibi fikirlerin babası aslında diziler. Dizilerin toplumu etkileme kapasitesi çok yüksek olduğu için bilinçlenme adına okunabilir. Fakat on sene önce yazıldığı için yeni bir basımın gelmesi gerekli kanımca.