10.0/10
1 People
2
Reads
0
Likes
798
Views

About

Title:
Yazar

Readers

2 readers read.
6 readers will read.
Reklam

Quotes

See All
İlim ve edebiyat meclislerinde söz söylemek hakkı, hiç şüphesiz erbâb-ı kemâle aittir. Her devirde söz; âlim, vaiz, şair, âşık gibi hüner erbâbı tarafından irad edilmiştir. Kutadgu Bilig, Divân-ı Lügati't-Türk, Atabetü'l-Hakâyık, Divân-ı Hikmet gibi İslâmiyet sonrasından günümüze ulaşan ilk eserlerimizde de sözün nerede kimler tarafından söylenip söylenmeyeceği hususu üzerinde özellikle durulduğu görülür." Hatta nasihatnâme, siyasetnâme, seyahatnâme, tarih, şiir türündeki eserlerde bu bahse ayrı bir ehemmiyet verilerek kısımlar açılmış ve sözün tesiri, işlevi hakkında fikirler ifade edilmiştir. Söz, ehline intikal edince dinleyenlere düşen süküttur. Yani “Bişnev”, yani sus, yani dinle. Süleyman Nahifi de Mesnevi'nin üçüncü beytini lisanımıza aktarırken “İhtisâr üzre gerek söz vesselâm” buyurur. Bu tercih, aslında bütün bir söz ve meclis adabını içinde barındırdığı gibi cüz'ü olduğu medeniyetin hayat tarzını da verir. On dokuzuncu asra kadar bu kaideye riayet edilmiş, fakat matbuatın yaygınlaşmasıyla birlikte bir yerde söz gazeteye, mecmuaya, en nihâye de sokağa düşmüştür.
İstanbul, Devlet-i Âl-i Osman'ın payıtahtı olduğu vakitten itibaren milletimizin pek ziyade itina ve ihtimam gösterdiği ilim ve sanat mahfili'9 hâline gelmiştir. Medrese, cami, tekke, lonca, meyhâne, kahvehâne, sahaf, kütüphane, konak, yalı ve saraylarıyla, devlet daireleriyle, buralarda tertip olunan ilim ve sanat encümenleriyle dünyanın sayılı sanat ve kültür merkezlerinden birisidir. Yahya Kemâl'in “İstanbul olmazsa Türk olamayız. Zira Anadolu ve Rumeli birleşecek, herkes milli terbiyeyi burada alacak” sözüne burada ne kadar hak verilse yeridir.
Reklam
"Vaktiyle bir gece bezm-i sohbetinde bulunduğumuz; bir Şeyhülislâm, devletin şevket-i kadimesinden ve Macar kıralının, Sultan Süleyman'ın huzuruna girerken tesir-i mehâbetle yere düşmek üzere iken Sadrazam altına iskemle koyduğundan bahs edince Emiri Efendi kemâl-i ciddiyetle Efendim, mehâbetle elfâzın da, tesiri vardır. O zamanlar meselâ “dürür, olubdur gibi kelimeler kullanılırdı. Şimdiki kelimeler, cümleleri zenne! sözü gibi kuvvetsiz ve tesirsizdir demesiyle bu mütalâaya umumen hayran olmuştuk. İbnülemin Mahmud Kemâl İnal
Her sözü yazıya dökme modernleşmeyle birlikte görülen bir hadisedir. Eskiler eser telif etmenin, ismini öne çıkarmanın mahzurlarına her daim işaret etmişlerdir. Tasavvufi gelenekte şöhretin âfet olarak nitelendirilmesi ve te'lif yerine tasnifin yaygınlığı da bu durumu gösterir. Şerh ve hâşiye meselesini de bu meyanda zikredebiliriz.9 İlim tarihimizde müstakil birer eser olarak kabul edilebilecek şerhler ve hâşiyelere dikkat edilirse müellifin ismi değil, eserin ismi ön plândadır. Sultan Abdülmecid devrinin sonlarına kadar padişaha arz edilmeden eser neşredilmemesini de bu meyanda görmek iktizâ eder.”

Updates

See All
Henüz kayıt yok

Comments and Reviews

See All
Henüz kayıt yok