8.8/10
4 Kişi
11
Okunma
0
Beğeni
1.090
Görüntülenme

Şerafettin Yamaner Gönderileri

Şerafettin Yamaner kitaplarını, Şerafettin Yamaner sözleri ve alıntılarını, Şerafettin Yamaner yazarlarını, Şerafettin Yamaner yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dinsel inançlar ve bazı eski değer yargıları nedeniyle, geleneksel Türk sanatları arasında yer almayan resim sanatı*, özellikle Tanzimat ile başlayan Batı’ya açılma döneminden itibaren bireysel atılımlar ile Cumhuriyet dönemine kadar gelmiştir. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte kurulan akademiler aracılığı ile devlet desteğine kavuşmuş, yaygınlık ve nitelik kazanmıştır. Resme göre daha ağır koşulları gerektiren heykel sanatı, resme oranla daha ağır gelişme göstermiştir. Güzel sanatların yazınsal, görsel ve işitsel alanlarında da önceki dönemlerle kıyaslanmayacak ölçüde atılımlar ile, “Bir gün Türkiye’de de opera ve bale oynayacaktır,” diyen Atatürk’ün düşü gerçekleşmiştir. *Cevdet Perin, İslam dininin resim ve heykel yapımını yasakladığının kesin olmadığını söylemektedir. Kuran’da da bu konuya ilişkin hükümler yoktur. Yasağın, Hz. Muhammed’in Kabe’deki putları ve küçük heykelcikleri kırmasından kaynaklandığı söylenebilir.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Anadolu’nun Türkler tarafından fethedilmesi ve Türkiye diye bir ülke haline gelmesi, Avrupalılarca her zaman kavranamayacak, kabul edilemeyecek ve biraz da hazmedilemeyecek bir durum olarak görülmüştür. (Cahen, s.79)
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Her dönem de liderlere rağmen birçok şey olabilmektedir.
Başlangıçta, alafranga havalardan pek hoşlanmayan Atatürk, daha sonra düşüncelerini değiştirmiş ve radyolardan alafrangayı çoğaltmalarını istemiştir. 1 Kasım 1934’de Meclis’in Dördüncü Dönem Dördüncü Toplanma Yılı’nı açarken yaptığı konuşmada, “Bugün dinletmeğe yeltenilen musiki yüz ağartacak değerde olmaktan uzaktır,” şeklindeki sözleri, Türk usulü anlamına gelen alla Turca (alaturka) sözcüğünü aşağılayıcı anlamda kullanan, halka tepeden bakan ve halk müziğini küçümseyen “kraldan çok kralcı” zihniyetteki kişileri harekete geçirmiş ve bunların girişimleri ile radyolardan Türk müziği yayınları tümden kaldırılmış ve yalnızca Batı müziği çalınmaya başlanmıştır.* Oysa ki, Atatürk aynı konuşmada devam eden sözleriyle, Türk müziğine karşı olmadığını açıkça belirtmiştir. Atatürk, yalnızca Türk müziğinin çağdaş kurallara göre işlenmesinin gereğini vurgulamak istemiştir. *Vedat Nedim Tör, bu yasaklanışı, kendi önerisi üzerine Şükrü Kaya’nın yaptığına bağlarken, Vasfi Rıza Zobu da, Atatürk’ün kendisine, bu konuda şunları söylediğini anlatmaktadır: “Ne yazık ki, benim sözlerimi yanlış anladılar... Ben demek istedim ki bizim seve seve dinlediğimiz Türk bestelerini onlara (Avrupalılara) da dinletmek çaresi bulunsun. Onların tekniği, onların ilmiyle, onların cazları, onların orkestraları ile... Yalnız onları dinleyelim demedim. Yanlış anladılar sözlerimi, ortalığı öyle velveleye verdiler ki, ben de bir daha lafını edemez oldum.”
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Her dönem de kraldan çok kralcıları görmek mide bulandırıcı!
Atatürk, öz kaynakları dışarıdan etkilenmeye gerek kalmayacak kadar zengin olan ulusal müziğin, bir an önce çağdaş gelişmişlik düzeyine ulaşmasını istemiştir. Atatürk klasik alaturka* musiki makamlarını bilecek kadar zevkçe alaturkaya bağlı olmakla birlikte, kafaca Batı müziğine inanmıştır. Ancak, devrimciliğinin gereği olarak, her işte olduğu gibi, zevkince değil kafasınca giderek milli eğitimde yalnız batı müziği öğretimi yapmıştır. *Cumhuriyetin ilk yıllarında “teksesli” müzik alaturka, “çoksesli” Batı müziği alafranga olarak adlandırılmıştır. Ayrıca, “alla Turca (alaturka)”, müzik türü olmasının ötesinde, kimi aydınlarca, batılılaşma ve çağdaşlaşma girişimlerinde, Türklere özgü nitelikleri aşağılayıcı anlamda kullanılmıştır.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
“Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir.” diyerek de musikinin, Türk değişim hareketi içinde ne derece önemli olduğunu vurgulamıştır. Atatürk, Türk ulusal musikisinin, genel son musiki kurallarına göre işlenerek yükselebileceğine ve evrensel musikide yerini alabileceğine dikkati çekmiştir.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Atatürk, güzel sanatların her dalına yakın bir ilgi göstermesine rağmen musikiye özel bir önem vermiştir. “Hayat musikidir,” diyen Atatürk, Montesquie’nin “bir ulusun musikicilikteki eğitimine önem verilmezse, o ulusu ilerletmek mümkün olmaz,” şeklindeki düşüncesini paylaşmıştır.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
94 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.