3 Aralık Dünya Engelliler Günü “kutlanacak” bir gün değildir, özel gereksinimleri olan bireyleri bir fotoğraf karesine malzeme edip, sırf tek bir güne mahsus ucuz duyar kasma aracı hiç değildir! Geçen yıl 3 Aralık’tan bu 3 Aralık’a kadar geçen bir yıl boyunca kaç tane özel gereksinimli bireyin hayatın içinde daha fazla yer alması için alan açmak adına çalışmalara katıldınız yada kaçının yaşamını kolaylaştıracak çalışmalarda fiili olarak yer aldınız mesela? Paylaşım yapmaya ayırdığınız kadar küçücük bir zamanı bile ayırmadınız mı yoksa? Bu ve benzeri soruları elbette ben sormuyorum size, benim yada bir başkasının ne haddine. Vicdanınız ve insan olma bilinciniz soruyor, yanıtı da haliyle bana yada bir başkasına değil, yine kendinize vermeniz yeterli.
Bu yıl yine
çok gülüyor,
kısa giyiyor dediler,
kardeşler ablasız,
ağabeyler kardeşsiz,
çocuklar annesiz kaldı.
annelerin kuzuları, babaların bitaneleri,
öğretmenlerin öğrencileri öldü,
80ler 90lar başkaydı,
maddi yokluk yine vardı
ama manevi yoksunluk bu kadar yoktu.
Karnı aç olanın gözü toktu,
az olanı paylaşan çoktu,
olmayanlar da olanlardan bulurdu.
Hor görülmez, kimse kırılmazdı,
sözler incitmez, üstüne alınılmazdı.
Arlısı hoştu, hırlısı hoştu,
muhabbet hoştu, sevdalar hoştu,
arkadaşlıklar, dostluklar ne hoştu bee…
Serhat Kaya’nın sesinden
dinlemek isteyenler için:
instagram.com/reel/C0H3dPlNMO...
Büyük meselelerin küçük satır aralarıyız,
kocaman şehirlerin küçücük insanları
olduğumuz gibi…
Cüsselerimiz, gücümüz, nefesimiz
her bir şeyimiz küçük ama nedendir bilinmez,
her yeni gün ısrarla
bize kalmayacak bir Dünyadan,
bizi altına alıp ezip geçecek büyüklükte
kederler biriktiriyoruz.
En kötüsü de hepimiz,
tüm yan yana gelişlerimiz de bile yapayalnızız,
herkesin kendine ait bir girdabı var,
dön bak etrafına herkes hareket halinde
ama kimsenin bir yere vardığı yok, heyhat.
Sesli dinlemek için:
instagram.com/p/C0kRoE-NceL
Cahillik ve ahlaksızlık girdabına kapılarak
her gün daha çok ayrışan toplumları gördükçe dünün hafızasına sarılıyor insan. Bu yıl daha çok okuyalım çünkü unutmayın; kitaplar hayatımızı değiştirir, okursak ayrı okumazsak ayrı değiştirir ama mutlaka değiştirir.
İyi seneler.🕊️
Baykuş Edebiyat Dergisi
Ağustos-Eylül Sayısı/2023
(Yazar Serhat Kaya)
Siz hangi taraftasınız?
Şimdi bu soruya yanıt verirken önce hayatı boyunca çizgisiyle daima “herkes için ya gerçek bir demokrasi ya da hiç!” diyen hakiki bir insana sarılmak istiyorum müsadenizle… Birazdan o insandan daha çok bahsedeceğiz, Şimdi gelelim size. Kaç yıl yaşasanız
Ne büyük zenginliktir;
bir çatı katında gönlü gönlüne denk olanla
aylar yıllar boyu birlikte kitaplar okumak,
onun gözlerine bakıp;
“şimdi burada seninle birlikte zamanın bizi tüketmesine izin vermeyi istiyorum” diyebiliyor olmak.
Sesli dinlemek için:
instagram.com/reel/C1dB9sRtMt...
Raftan alındıktan sonra kasaya gelmeden alakasız bir standın üzerine bırakılan ürünler misali, hayatta şu an bulunduğunuz yerin yanlış olduğunu düşünüyorsanız size söyleyeceklerim var. Hadi başlayalım!
"İnsan bencillik zehirlenmesine düşmediği sürece en çok kendisini sevmeli bu hayatta. Çünkü etrafınızdaki insanlar içinizde ne yaşadığınızla değil, onlara ne yaşattığınızla daha çok ilgilenir ve gösteri bitince herkes gider. Ve elbette ki insanlar hayatınızdan istedikleri zaman gidebilir ama istedikleri zaman geri dönemezler, tabii siz gerçekten kendinize değer veriyorsanız."
Yeni kitabımı okumak için ayıracağınız tüm kıymetli ömür zamanlarınıza şimdiden içtenlikle teşekkür ediyorum. Unutmayın, kitaplar hayatınızı değiştirir; okursanız ayrı, okumazsanız ayrı değiştirir ama mutlala değiştirir.
Muhabbetle
(Katarsis şimdi kitapyurdu'nda.)
kitapyurdu.com/kitap/katarsis-...
Zeki Demirkubuz TV'ye konukmuş tt olmuş, birkaç arkadaş mesaj attı izledin mi falan, yok izlemedim ancak şunu söyleyebilirim; benim için (bir izleyici olarak) Zeki Demirkubuz gerçektir, tarzı belirgindir, perdeye yansıttığı hissi sıcak buluyorum ve seviyorum. Nuri Bilge Ceylan ve ürettiği işin Cannes'da ortaya koyduğu performans, Orhan Pamuk'un Nobel alması kadar yankılıdır ancak "yine benim için" mesela Yaşar Kemal ismi tek başına Nobel'den değerlidir. Yani sinemada NBC ve edebiyatta Pamuk gibi isimlerin kıymetli üretimleri dün de bugün de bana geçmiyor, tatmin etmiyor. Şununla da bağlayayım; eğer konu auteur yönetmen sinemasıysa düşünceme kimse katılmayabilir ama "yine elbette benim için" Yavuz Turgul varken diğer iki değerli isim henüz önde de değiller, öncelikli de değiller. Her şeye rağmen ve her şeyle beraber sonuna kadar yaşasın sanat, yaşasın üreten insanlar diyorum, daha gidilecek çok yer, çekilecek çok film ve yazılacak çok eser var; spoiler da şudur; "gerçek" konusunda zamanlaması en doğru olan eser her zaman ölümsüzdür ve tüm en'lerin sahibidir, anlayana...
"İnsan bencillik zehirlenmesine düşmediği sürece zaten en çok kendisini sevmeli bu hayatta. Çünkü etrafınızdaki insanlar içinizde ne yaşadığınızla değil, onlara ne yaşattığınızla daha çok ilgilenir ve gösteri bitince herkes gider. Elbette ki insanlar hayatınızdan istedikleri zaman gidebilir ama istedikleri zaman geri dönemezler, tabii siz gerçekten kendinize değer veriyorsanız."
Serhat Kaya'nın 6. Kitabı Katarsis
Çok Yakında Kitapyurdu'nda...⏳
Günümüz toplumlarının çaba göstermekle ilgili ciddi bir sorunu var ve hâl böyle olunca kolaylıkla veya zorlukla bir araya getirilmiş birçok olgu bir anda yeniden birbirinden hızla kopabiliyor. Çağımızın toplumlarının neredeyse büyük bir kısmı artık iyi bir evlilik yada iyi bir kariyer için dahi çabalamak istemiyor. Kattaki düğmeye dokunarak hızla çağıracakları bir asansör gibi olsun istiyorlar birçok şeyi ama bu namümkün. Hepsinin ıskaladıkları ortak majör husus, çabayla elde edilenler daha zor yitirilir çünkü çaba bir çeşit hayat tutkalı gibi sahip olduklarımızı bir arada tutmayı sağlayan yegane hayat yapıştırıcısı gibi aslında. Çabayla, araştırarak, özen göstererek öğrendiğin bilgiyi unutturmayan ana nüans zekanın gücü değil, öğrenmedeki ısrar ve süreç içerisinde gösterilen gayretin kendisidir.
Schopenhauer; ''insanın, doğumdan 5 dakika sonra ismine, dinine, milletine ve mezhebine karar verirler.
Ve insan, ömrünün geri kalanını seçmediği şeyleri savunarak geçirir.''
Katarsis