İnsan o umudu, sefil bir dönemini yaşıyorken ceketinin astarına kaçmış bozuklukları haftalar aylar sonra bulur gibi, zamanı geldiğinde kendisi buluyordu.
Tavan arasına sıkışmış zavallı bir sabaha uyanmıştım. Zavallı bir sabahtı çünkü umutsuzca aşıktım. Zavallı bir sabahtı çünkü pencereden giren huzme gözümü alıyor, bana, amaçlarımdan milyonlarca ışık yılı uzakta olduğumu anlatıyordu.
Kısa süren diğer hayatlarımın yanında aşık bir yeniyetme olmak en mühimiydi. Bu, ne kadar uzarsa o kadar kendimden geçeceğim kendimden geçtikçe kendimi bulacağım bir hayattı.