Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Seyfullah Sevim

7.0/10
1 Kişi
2
Okunma
1
Beğeni
802
Görüntülenme

Hakkında

Unvan:
Türk Yazar

Okurlar

1 okur beğendi.
2 okur okudu.
4 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bilge kişi , bilgi ile hikmet arasındaki farkı ayırt edebilmelidir. Bilgi nesnelere, faaliyetlere ve ilişkilere ait bir şeydir. Hikmet ise, sadece Tanrıya ait bir şeydir ve o, daima bütün nesnelerin, faaliyetlerin ve ilişkilerin ötesindedir. Yegane hikmet O'nunla birleşmektedir. * --------------------------------------------- upisanatlar s.61
Sayfa 57 - İnsan Yayınları, 1. baskı, Şubat 1997Kitabı okudu
Burada bir hususa daha işaret etmeliyiz. Mistik tecrübe, her mektebin kendine has bir tarzda geliştirdiği, çoğu, zühdi bir takım pratikleri önceden hazırlanmayı ve eğitimi gerektirir. Bu eğitim sürecinin esas amacı ise, analitik zihni aşmak, onun tahakkümünden benliği kurtarmak ve bir başka algılama haline; duyusal-akli algılama sürecinin üstüne çıkmaktır. Bu, aslında dikkatin yoğunlaştırılmasını sağlamaktır. Bu sayede zihnin analitik işleyişi aşılır ve bütünüyle insanın entellektüel yeteneğinin bir fonksiyonu olan aniden kavrama gerçekleşir. Burada herhangi bir doğa üstü müdahele veya olağan üstü ve sadece bazı insanlara veya dindarlara ait özel bir yetenek söz konusu değildir; şu farkla ki bu eğitilmiş ferdin, aktüel bilincin üstünde bir bilinç seviyesine ulaşmışlığını gösterir.
Sayfa 59 - İnsan Yayınları, 1. baskı, Şubat 1997Kitabı okudu
Reklam
Çin'li bilge Lao Tse, çıkarımsal ve deneye dayanan bilgisi ile doğrudan bilgiyi ''insanları bilen akıllıdır; kendini bilen bilge"* diyerek ayırırken; aşağıdaki ifadeleri ile de, Yunus'un tüm insanlığı kucaklayan coşkulu sevgisine yaklaşır: "Kutlu kişinin kendi kalbi yoktur yetmişiki milletin kalbidir onun kalbi iyilere iyiyim kötülere de iyiyim çünkü iyiliktir ERDEM dost olana dostum çünkü dostluktur ERDEM kutlu kişi sükunet içinde yaşar geniş kalbi dünyaya açık yetmişiki milletin gözü kulağı onda o kendi çocukları gibi bakar hepsine** ------------------------------------- * Yol ve Erdem Kitabı s.50 ** a.g.e. s.60
Sayfa 56 - İnsan Yayınları, 1. baskı, Şubat 1997Kitabı okudu
Önsöz
Çalışmamızı yapmaya karar verdiğimizde, zihnimizde, müslüman dünyada gelişen Kelâm Felsefe ve Tasavvuf olmak üzre üç temel disiplinden birinin bilgi alanındaki teorik temellendirmesini ortaya koymak, bir ölçüde de, kadim İslam kültürünün özel bir alanının aydınlanmasına katkıda bulunmak arzusu vardı. Zira bilgi problemi, bu üç disiplince ele alınmış ve zaman zaman, karşılıklı sürtüşmelerin de hareket noktasını oluşturmuştur. Sûfi çevrelerin, kendilerine has, varlığın gerçeğini olduğu gibi kavrayan, doğrudan, aracısız bilme iddiaları ve özgün deneyime dayanan bilgi kuramlarının fikrî temellerinin araştrılması, müslüman Türk kültürünün anlamına ilişkin de bir fikir verecekti. Bu açıdan bakılınca İbn Arabî, zihnimizdeki hedefe uygun bir düşünür olarak görüldü.
Sayfa 7 - İnsan Yayınları, 1. baskı, Şubat 1997Kitabı okudu
Kındi
Her ne kadar kimi sebeplerle, başka milletlerin bilgi birikimleri hoş karşılanmıyorsa da, bu iyi niyetli olmayan sahte bir dindarlık gösterisi olarak görülmeliydi. Kindi' ye göre felsefi/ilmi birikime karşı gelmek, hayvani nefsin bir fonksiyonu olan haset ve kinin düşünce ufkunu karartması ve gerçeğin nurunu görmeyi engellemesinden kaynaklanmaktadır.* ------------------------------------------------------ * Kındi, Felsefi Risaleler s.4 Kındi, geçmiş ulusların birikimini almak hususunda şunları söyler: Hak bilirliğin gereği olarak bize düşen, hakiki ve ciddi konularda kendilerinden büyük ölçüde yararlandıklarımız şöyle dursun, basit ve küçük ölçüde yararlandıklarımızı dahi karalamamaktır. Her ne kadar bazı gerçekleri göremelerse de, bize intikal eden düşünce ürünleriyle onlar, bizim atamız ve ortağımız sayılırlar. s.3
Sayfa 74 - İnsan Yayınları, 1. baskı, Şubat 1997Kitabı okudu
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok