Yazarın çıkardığı kitaplardan en sonuncusu bu kitap. Yine şiirlerini okurken keyif aldığım bir eser oldu benim için. Yazar kitabını beş bölüme ayırmış. İlk bölümde İstanbul için, Bosna'daki zulüm gören kardeşlerimiz için, annesi, babası için ve toplumsal konularda kaleme almış olduğu şiirler mevcut. İkinci bölümünde Allah dostları için yazdığı Mevlana'dan tutun da, Yunus Emre'ye kadar, Hacı Bayram Veli, Muhammed Raşid Erol gibi ve Peygamber Efendimiz için yazdığı gül kokulu, gözyaşıyla sulanmış, manevi ağırlıklı dizeleri çok etkileyiciydi. Son bölümde özellikle 'şiir' hakkındaki düşüncelerini ve şiire olan hayranlığını dile getirmiş yazar. Şiir, hakkında yazdığı cümlelerini tekrar tekrar okumak benimde ufkumu sarsıp, genişletti. Kalemine, yüreğine sağlık Şeyhettin Yalçınkaya..
Kitap 2011 yılında Bengisu Yayınlarından satışa çıkarılmış. Çıkardığı kitabını çok sevdiği evlatlarına ithaf etmiş. Kitabın son sayfasında yazdığı 'şiir' ile ilgili düşüncelerini incelememe eklemek istedim.
"Şiir bir fırtınadır. Ters yüz eder zamanı. Başı sona, sonu başa getirir. Saltanatlar yıkar, mülkler harap eder ve ülkeler batırır. Düzler geçer medeniyetleri; bütün kalıntılarını süpürür yeryüzünden. Bazen uçsuz bucaksız bir ova bırakır geride, bazen muazzam bir dağ. Bazen cennet gibi bir yeşillik bırakır ortada, bazen gözlerin görmediği bir çöl. Kendi medeniyetini kurar şiir, kendi şehrini inşa eder, kendi ülkesini imar eder."
Gecelerin soğuk derinliklerine düşüyor yolumuz. Adımlarımız ürkek, bakışlarımız tedirgin, yüreklerimiz ürpertili. Gördüğü en ufak bir ışığa kilitleniyor gözlerimiz ve onu kaybetmemek için kirpikleri kirpiklerine değmiyor sabahlara kadar.
Akşam olan günlerimizden, ağır bir yorgunluktur arta kalan; derin ve sonsuz bir uykudur. Uyandığımızda başa döndüğümüzü görmenin, yeniden çetin yollara düşmenin, yeniden azgın sulara kapılmanın çaresizliğidir kazancımız.
Yürüyoruz. Bizimle birlikte yürüyor her şey. Bir bitmeyen yolculuktur paylaştığımız. Aynı dili konuşuyoruz fakat birbirimizi anlamıyoruz. Belki de aynı dili konuştuğumuzun farkında bile değiliz.