Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şeyhi

ŞeyhiHarnâme yazarı
Yazar
8.1/10
29 Kişi
220
Okunma
29
Beğeni
3.145
Görüntülenme

Hakkında

15. yüzyılın büyük divan şâiri, sultân-üş-şuarâ. Asıl adı Yûsuf Sinân olan Şeyhî, Germiyan (Kütahya)lıdır. Asıl mesleği tabîblik olması sebebiyle Hekîm Sinân adıyla şöhret kazanan bu büyük şâir Hacı Bayrâm-ı Velî'ye intisâbı dolayısiyle Şeyhî lakabını almış ve böyle tanınmıştır. İlk tahsiline devrinin kültür merkezlerinden biri olan Kütahya'da başladı. Şâir Ahmedî ve diğer âlimlerden ilim öğrendi. Daha sonra İran'a giderek diğer ilimlerin yanında tasavvuf, hikmet ve tıp tahsil eden Yûsuf Sinân, büyük âlim ve velî Seyyid Şerîf Cürcânî ile birlikte ilim öğrendi. Bilhassa tasavvuf büyükleriyle temâsını sağlayan bu tahsilinden sonra, tasavvuf ve edebiyâtta derin bilgiler kazanmış âlim ve değerli bir tabip hüviyetiyle döndü. İran'dan dönüşü sırasında Ankara'da Hacı Bayrâm-ı Velî'ye talebe olan ve bu sebeple Şeyhî mahlasını alan şâir, Kütahya'ya döndükten sonra attar dükkanı açarak hekimliğe başladı. Şiirle ilgili çalışmalarnı da sürdürüp Germiyan Beyi İkinci Yâkub Beye kasîdeler yazarak, onun husûsî tabibi, musâhib ve sohbet arkadaşı oldu. Çelebi Sultan Mehmed Hanın 1415'te Karaman Seferi sırasında Ankara'da rahatsızlanması üzerine dâvet edilen Şeyhî, tedâvide gösterdiği başarı üzerine taltif edilerek Tokozlu köyü tımar olarak kendisine verildi. Müneccimbaşı Ahmed Dede'nin nakline göre Osmanlı Devletinin ilk reîsületibbâsı olarak Sultan'ın husûsî tabipliğine getirildi. Bu arada, Germiyanoğlu Yâkub Beyle de ilgisini kesmeyen Şeyhî, onun hakkında kasîde ve terci-i bendler nazmetti. 1421'de İkinci Murâd Hanın tahta geçmesinden sonra Osmanlı sarayıyla münâsebeti daha sıklaşmaya başladı. İkinci Murâd Hanın emriyle Nizâmî'nin Hüsrev ü Şîrîn mesnevîsini tercüme etmeye başladı. Hüsrev ü Şîrîn'den bin beyit kadar tercüme edip Murâd Hana sunduktan sonra Germiyan'a döndü. Germiyan'da kaldığı bu yıllarda Mehmed Paşa ve 1426-27 yıllarında da Anadolu Beylerbeyi Hamza Bey için kasîdeler yazdı. 1429 yılında Yâkub Beye yazdığı kasîdeden sonra hayatta olduğuna dâir bir kayda rastlanmadığından, 1431'de 60 yaşını geçtiği hâlde vefât ettiği tahmin edilmektedir. Mezârı Kütahya'ya yedi kilometre uzaklıktaki Çiftepınar köyü kıyısındadır. Kabri 1961 yılında yeniden yaptırılmıştır. Divan şiirinin büyük ustası Ahmedî'nin ardından yetişerek klâsik kültür ve edebiyâtın birçok inceliklerini eserlerine aksettiren Şeyhî, Anadolu'daki Türk edebiyâtının kuruluş devrini devâm ettirmiştir. O da diğer çağdaşları gibi klâsik İran edebiyâtı zevkiyle yetişmiş ve Türkçeye, böyle bir sanat anlayışı içinde millîleşen eserler kazandırmıştır. Şeyhî, çağının dînî ve ictimâî yaşayışını peygamberlerin hayatlarını ve bilhassa tasavvuf kültür ve inanışlarını şiirlerinde işlemiş, divan şiiri sanatlarını, mecaz ve mazmunlarını incelik ve ustalıkla kullanmıştır. Daha ziyade sofî mîzaçlı, zarîf, nüktedân olan Şeyhî'nin kendisine yöneltilen bâzı haksızlıkları hassâsiyet ve tevekkülle karşıladığı eserlerinden anlaşılmaktadır. Bâzı eserlerinde devrinden ve muhitinden şikâyet ederken, bunlarda sanatkâr rûhunu ve gurûrunu tatmin edememekten ileri gelen bir hırçınlık ve asâbiyet görülmez. Bilhassa onda, sükûn, tevekkül, teslimiyet ve huzûr sezilmektedir. Bu hâli, tasavvuf ilminde yüksek derecelere ulaşması ve Hacı ve Bayrâm gibi bir büyük zâta bağlanmasıyla îzâh edilebilir. Şeyni'nin Eserleri: Şeyhî'nin hâlen mevcut eserleri; Dîvân, Harnâme ve Hüsrev ü Şîrîn'den ibârettir. Bunlardan başka Ney-nâme adlı ufak bir mesnevîsiyle tıbba dâir manzum bir eseri ve Hâb-nâme adını taşıyan Farsçadan çevrilmiş bir mesnevîsinin de bulunduğu bilinmektedir. 1. Dîvân: İstanbul kütüphânelerinde hâlen altı yazma nüshası vardır. Millet Kütüphânesi, Ali Emîri kısmı, 238 numarada bulunan nüshanın Türk Dil Kurumu tarafından tıbkıbasımı yapılmıştır. Yirmi kasîde, iki terkîb-i bend, üç tercî, iki müstezâd ve iki yüz kadar da gazelden meydana gelmiştir. Eserden seçmeler yapan Prof. Dr. Faruk Timurtaş, Şeyhî'nin hayâtı ve sanatına yer vererek yayınlamıştır. 2. Harnâme: Yük taşımakta pekçok sıkıntılar çeken, çelimsiz bir eşeği ele alan Şeyhî, semiz bir öküz gibi olmaya çalışan bu eşeğin başına gelenleri anlatan hiciv sahasında yazılmış bir mesnevîdir. 126 beyitten meydana gelen eser, 4 kısımdır. İlk on iki beyit Allahü teâlânın varlığı, birliği, Peygamber efendimizin üstünlüklerini belirten tevhid ve nât; yirmi altı beyti de pâdişâhı medhidir. Eser rahmetli Prof. Faruk Timurtaş tarafından neşredilmiştir. 3. Hüsrev ü Şîrîn: Esere, Şeyhî'nin yeğeni Cemâlî tarafından zeyl (ek) yapılmıştır. İkinci Murâd Hanın emriyle Nîzâmî'nin aynı adlı mesnevîsinden tercüme edilen bu eser, mefâîlün mefâîlün feûlün kalıbıyladır. 6944 beyitten meydana gelir. Eserde hikâyeye girmeden önce, 775 beyitlik bir kısım gelmektedir. Bu kısım, duâ, münâcât, tevhîd, nât, yaratılış ve yaratıcıya âit hikmet bahsi, kitabın yazılış sebebi, İkinci Murâd Hana medhiyeler ve Pâdişâh'a nasîhat yollu hitâb başlıklarını taşıyan mesnevî ve kasîde şekilleriyle yazılmış 15 parça manzûmeden meydana gelmiştir. Esas hikâye 11 bölümdür ve mesnevîde gerek Hüsrev ve Ferhâd ve gerekse Şîrîn ağzından söylenmiş 26 gazel bulunmaktadır. Ayrıca Şîrîn tarafından söylenen kasîde şeklinde bir münâcâtla Ferhâd'ın dilinden söylenmiş yedi bendlik bir tercî-i bend de bulunmaktadır. Çok okunan bu mesnevînin nüshaları oldukça fazladır. Prof. Dr. Faruk Timurtaş tarafından bir incelemeyle 1963 yılında yayınlanmış ve 1980 yılında ikinci baskısı yapılmıştır. Prof. Dr. Timurtaş ayrıca Şeyhî ve Çağdaşlarının Eserleri Üzerine Bir Gramer Araştırması adlı eseriyle Şeyhî'nin Türk dilindeki yerini ve ustalığını geniş olarak ele almıştır.
Tam adı:
Hekim Sinan
Unvan:
Türk Hekim, Divan Edebiyatı Şairi
Doğum:
Kütahya, Türkiye
Ölüm:
1431

Okurlar

29 okur beğendi.
220 okur okudu.
96 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Durumu anla.
... Durumu anla: Gençlik, güç ve mal; ateş, yel ve suya benzer. ...
Sayfa 291 - Kapı Yayınları
Reklam
Nice gidişin sonunda geliş var. Dünyanın işi hep düz değil. Sevinç ile keder gece ile gündüzle beraber. Bugün yanından ayrılırsam, kapına yüz sürerim sabahtan.
Sayfa 53 - Say YayınlarıKitabı okudu
Batıl isteyü haktan ayrıldım Boynuz umdum kulaktan ayrıldım
Harnâme
Harnâme
Seher-i mahşere dek gün bigi bî-dâr olalım Oldu âlemdeki maksûd müyesser bu gece
Şeyhi
Şeyhi
“Bu gece alemin yaratılış amacı ortaya çıktı. Mahşer sabahına dek gün gibi uyanık kalalım.”
Reklam
mefʿūlü/fāʿilātü/mefāʿīlü/fāʿilün
' ' Bir dem ki sohbet eyleye agyâr yâr ile Bende yürek hezâr ise derd ile yarıla (...)' '
Şeyhi
Şeyhi

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
95 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Yeni yılın ilk kitabı 15.yy'dan.Derste çok keyifle işlediğimiz bu mesneviyi tam metin olarak okumak gecikmiş olsa da güzel bir tecrübeydi. Yazılış sebebine bakarsak bir duruma dair şikayetin yetkili makamlara bu kadar edebî ve hikemî aktarilabilmesi bir müthiş bir yetenek. Kısacık, fabl diye okunabilir. İçindeki çizimlerle oldukça renkli bir hale gelmiş zaten. Tavsiyedir.
Harnâme
HarnâmeŞeyhi · Kapı Yayınları · 2011161 okunma
110 syf.
·
Puan vermedi
Harname
Her yerde, her dilde onun için kullanılan başka bir kelime mutlaka vardır. İlahiyattan efsaneye, felsefeden edebiyata, masaldan sinemaya değin hemen her sahada mutlaka karşımıza çıkar. İnsan zihni mizahın ve dolaylı anlatımın şiirini sanki onun vasıtasıyla kurar. Harnâme şairin yaşadığı toplumun aksayan yanlarına hiciv zekası ve inceliği ile elekten geçirişidir. Şiir zevki ile eğlenceli anlatım baş başa yürür burada. Harnâme dünden bugün insanın ortak hallerine çevrilmiş bir işaret levhası... iyi okumalar. 1000K ailesi
Harnâme
HarnâmeŞeyhi · Kapı · 2021161 okunma
95 syf.
·
Puan vermedi
Harname
Göz doktoru olan Hekim Yusuf Sinaneddin olarak bilinen Şeyhi’ye Çelebi Mehmet tarafından Tokuzlar köyünün tımarı verilmiştir. Şeyhi Osmanlı Devleti'nin ilk Hekimbaşısı olarak bilinir. Tımarını almaya giderken eski sahipleri tarafından dövülmüştür ve bu olayı alegorik olarak anlatan yergi içerikli mesneviyi yazmıştır. Türk edebiyatının ilk fablı olarak kabul edilmektedir. İyi beslenmiş olan öküzleri kıskanan eşek duruma isyan edip eşeklerin pirine akıl danışır. Eşeklerin piri ona durumu ve kaderini kabullenmesi gerektiğini söyler. Eşek bunu dinlemez ve bir tarlaya girip bütün ekini yer. Tarla sahibi tarafından yakalanır, kuyruğu ve kulakları kesilir. Eşeklerin pirini dinlemediği için pişman olur ve aslında Şeyhi kendini eleştirmiştir.
Harnâme
HarnâmeŞeyhi · Kapı Yayınları · 2011161 okunma