Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sibel Irzık

Kadınlar Dile Düşünce yazarı
Yazar
Derleyen
7.5/10
3 Kişi
33
Okunma
2
Beğeni
1.478
Görüntülenme

Hakkında

Üniversite öğrenimini Boğaziçi Üniversitesi’nin İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tamamladıktan sonra Indiana Üniversitesi’nin Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nden yüksek lisans ve doktorasını aldı. 1981-1986 yıllarında Indiana Üniversitesi’nde ve 1986-87 yıllarında da Güney Indiana Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra, 1988’de Türkiye’ye dönmüş ve 1992’ye kadar İstanbul Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak çalışmıştır. 1992’den 2005 yılına kadar Boğaziçi Üniversitesi’nde çalışan Irzık, bu dönemde doçent ve profesör unvanlarını almıştır. 2005 yılında Sabancı Üniversitesi Kültürel İncelemeler Bölümü’ne geçiş yapmıştır ve halen burada öğretim üyesi olarak çalışmalarına devam etmektedir.
Unvan:
Türk Öğretim Görevlisi, Profesör, Yazar

Okurlar

2 okur beğendi.
33 okur okudu.
5 okur okuyor.
59 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bilinçaltının yasalarını anlamak için önce ideolojinin nasıl işlediğini anlamak gerekir, bilinçaltımız da büyük ölçüde ideolojinin, yani benimsediğimiz fikirlerle uyduğumuz kurallardan etkilenir.
Sayfa 29 - iletişim yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gilbert ve Gubar'a göre "eger çağdaşımız kadın yazarlar, hiç çekinmeden kalemi ellerine alabiliyorlarsa bunu 18. ve 19. yüzyılda tekbaşlarına savaşmış annelerine borçlular," der. Öyle bir tek başınalık ki hastalık gibi, öyle bir yabancılaşma ki delilik gibi, öyle bir görmezlikten gelinme ki felç gibi gelmiştir onlara.
Sayfa 24
Kadını, melek gibi davranmadığı takdirde canavar gibi gören bir toplumda, melek olmadığını bilen kadın kendini canavar gibi görmek, ya da bu bilincin suçluluğuyla bir sürü psikosomatik hastalıklarla boğuşmak zorunda kalmıştır. Histeri, anoreksi, agorafobi bunların en sık görülenlerindendir. Bu hastalıklara kadın yazarların romanlarında sıkça rastlanır.
Sayfa 25
Sonuçta Meryem'i iyi ve masum, Havva'yı ise kötü ve günahkâr diye damgalayan, bir yanda "temiz, bakire, ana, aziz", diğer yanda"tehlikeli baştan çıkarıcı, suçlu" biçiminde birbiriyle çatışan iki ayrı kadın imgesi yaratan, ataerkil söylemin kendisidir.
Sayfa 116
“Dile düşmek” deyiminin taşıdığı kirlenme, rezil olma, ahlakî düşkünlük çağrışımlarının kadınların hayatında özel bir yeri vardır, çünkü ataerkil ideolojiler kadınların varoluşunu mahremiyet, sessizlik, doğallık, gizem gibi kavramlarla tanımlayarak dil ötesi, daha doğrusu dil öncesi bir alana hapseder, kamusalın karşıtı olarak kurgular. Bu kurgu, kadınların sesleri, kimlikleri, bedenleri üzerinde uygulanan denetimin en önemli dayanaklarından biridir, çünkü kadınların kamusal alanda kendi varlıklarını görünür, duyulur kıldıkları her durumda, kendi doğalarına aykırı bir şey yapmakta oldukları, uygunsuz bir biçimde dikkat çekerek kendileri hakkındaki sözleri kışkırttıkları, örtülü tutularak saflığının korunması gereken bir varlığı açıp sergiledikleri için çirkinleşip rezil oldukları anlamına gelir. Bu kadar kolay dile düşmelerinin, sadece “dile düşmek” deyiminin değil, “düşmek” sözcüğünün de özellikle onlara yakışmasının nedeni budur.
Sayfa 9
Henüz kayıt yok
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok