Bîr süreden sonra her şey sıradanlaşıyor. Ölüm normalleşiyor. Yaşam pamuk ipliğine bağlanıyor. Bir varsın, bir yoksun. Bîr dakikanın bile garantisi yok, anlıyor musun?
Yıllardır Savaşçı Anı-Roman-Günlük okurum. Ama bu farklıydı. Derinden etkiledi beni. Ne yazarım bilmiyorum, nasıl ifade ederim hiç bilmiyorum.
Siya Amedli bir genç Ege üniversitesinde öğrenci, yolunu Aryen Dağlarına çevirir ve İran'dan başlayan macera Behriman'da son bulur... Siya tamamıyla bilinçli, özverili ve devrimcidir. Aşkı, Yoldaşı olan E.'yi İzmir'de bırakır ve ona bu günlüğü yazar onsuz geçen tam 12 yıl. O şartlarda her gün ölüm vb. Şeylere rağmen sevdasından vazgeçmez.
E. Dersimli bir ailenin kızı... Ve sadık bir bekleyen...
Nehir ise muhteşem bir insan ve hayranlık duyduğum biri oldu.
Yer yer güldüğüm yer yer ise gerçekten bunlar yaşanmış diye düşünmedim değil. İzmir'i bu kadar sevmesi ve İzmir'de doğmuş olmama rağmen bu kadar detaylı betimleyemem..
Bir gün bu kahrolası zindanlar yıkılır ve nice Siya Çınar gibi yazarlar o zindanlara sığmaz işte o zaman en güzel direniş, mücadele romanları yazılır. Ne Heimgav Ne Gorki bu kadar güzel yazabilir...
Okuyun,okutun duyarlı olan herkesin kütüphanesinde olması dileğiyle...
Siya sürekli Eylem’i beklerken Eylem’in geç gelmesi beni hem kızdırdı hem de üzdü. Siya’nın yaptığı fedakarlıklar çok hoşuma gitti. Hem çok eğlenceliydi hem de sonu çok üzücüydü benim için.