Entelektüellerimizin ve edebiyatçılarımızın Dede Korkut kitabına olan ilgisizliği neden?
"Yanlışlık bizde. Örneğin; "Zenginden alıp, fakire veren destan kahramanı kim? diye sorsanız, pek çok kişi hemen Robin Hood'u hatırlayacak ve onun adını verecektir. Oysaki bizim kültür tabanımızda bu rolü üstlenmiş kişinin Köroğlu olduğu pek çok kişinin aklına gelmeyecektir. Yalancılığının sembolü olarak Pinokyo'yu; aşkın muhteşem anlatısı olarak Romeo ve Jüliet'i pek çok Türk genci bilmekte ve bu bilgi ile kendisini okur-yazar kabul etmektedir. Diğer taraftan Dede Korkut Kitabı'ndaki Yalancı Oğlu Yaltacuk kimsenin aklına gelmiyor veya Deli Dumrul için canını vermeye hazır olan Dumrul'un eşinin aşkı kimse tarafından hatırlanmıyor. Dahası, İzmir gibi bir kentte 'Homeros Vadisi' kuran büyükşehir belediye başkanları Türk kültürünün anıt eseri Dede Korkut kitabından esinlenerek bir 'Oğuz Yurdu' adı altında bir piknik alanı kurmayı hayal edemiyorlar. Bornova meydanına 'Amazon Kadın' heykelini dikenler, Konak Meydanına Selcan Hatun veya Banu Çiçek heykeli dikmeyi düşünemiyorlar. Bu eziklik psikolojisi hem kent yöneticilerinde mevcut hem de sanatçılarımızda."
"Biri bana doksan dokuz kere yalan söylese, yüzüncü kez inanmayı isterim." Ömer Lütfi Mete bu mottoyla ilan ediyor insandan asla umut kesmeyeceğini. Ne yaptıysa ne ortaya koyduysa hep sahip olduğu umudun ekmeğidir. Çünkü onun nezdinde inanmak demek iflahsız bir umut ve ilahî bir azim demek.
Biri 1969 yılında Nevzat Kösoğlu'nun "Peyami Turan" müstear ismiyle yazdığı ve Söğüt Dergisi'nin son sayısında yayımlanan yazısından. Diğeri Nevzat Kösoğlu'nun Türk Milliyetçiliği ve Osmanlı kitabından... Kavramlardaki anlam değişmesinin etkisi! Günümüzde tevekkül deyince...🤔🤔
Söğüt / Sayı 6. Kasım- Aralık 2020
Türk Edebiyatı Dergisi.
Üniversite öğrenciliğim sırasında gıyaben tanımıştım, Ömer Lütfi Mete'yi. Yeni Düşünce'nin açtığı bir yarışmada Çığlığın Ardı Çığlık romanıyla ödül almıştı. Bende Yeni Düşünce muhabiriyim. İstanbul'da görev yaptığım sırada Gülhane'de kitap fuarında imza günü olduğunu duyunca romanını imzalatmak, hem de tanışmak için gitmiştim. Bu vesileyle şahsen tanışmıştık, Gülce'sini hediye etmişti. Bir "adam" olarak yazdığı tüm filmlerini, dizilerini seyredip, eserlerini okuma şerefine eriştik. Söğüt 6. Sayısında Ömer Lütfi Mete'yi şanına yakışır bir şekilde anması tarif edilmez bir mutluluk verdi. Dosyanın başına bir de kronolojisi eklense daha iyi olurdu.
Dosya dışında yazılan makale, deneme, şiir ve hikayeler de bir Türk Edebiyatı dergisine yakışır olmuş. Sıkılmadan okunabilecek 224 sayfa bitince insanı memnun ediyor.
#Kitapşuuruinsanlıkşuurudur.
Söğüt Dergisi/ Sayı 12. Kasım- Aralık 2021
Türk Edebiyatı Dergisi.
Sinan Terzi'nin, Genel Yayın Yönetmenliğinde, Ötüken Neşriyat ın dergisi olan Söğüt, bu sayısında da sade kapağı ile dikkat çekmektedir. Aralık ayında doğan, Cengiz Aytmatov ise bu sayının dosya konusudur.
"Bir insan için en zor şey, her gün insan kalabilmektir" diyen, Cengiz Aytmatov yalnızca Kırgızistan için değil, Türk dünyasının ulaşılmaz yazarlarından birisidir. Derginin 1/3 sayfası dosya konusuna ayrılmış, Cengiz Aytmatov ile ilgili alanında uzman kişilerle yapılan röportajlar ve onun eserleri üzerinden tanıtımı yapılarak bir vefa örneği ortaya konmuştur.
Bir Türk Edebiyatı dergisi olan Söğüt, her sayısı gibi, farklı alanlarda denemeler, hikayeler, röportajlar ve şiirlere yer vererek, okuyucuyu edebi bir serüvene çıkartmaya çalışmaktadır.
Okuyucusunun çok olması dileğiyle...
#Kitapşuuruinsanlıkşuurudur.
Söğüt / Türk Edebiyatı dergisi. Mart-Nisan 2020 2. sayı
Vefatının 100. Yılında yeni Türk hikayeciliğinin büyük ustası Ömer Seyfettin'i yad eden dosya dergide önemli bir yer işgal ediyor. Ömer Seyfettin ile ilgili olarak yapılan 2 röportaj Ömer Seyfettin hakkında bilgi veriyor, ancak dergide belki de en büyük eksiklik Ömer Seyfettin'in tam bir kronolojisinin hazırlanmamış olmasıdır. Ömer Seyfettin'in "korkma sen Türksün" ve Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal marşı'mızı "Korkma" ile başlatması arasında kurulan bağ düşündürücüdür.
Dergi de edebiyatın değişik alanlarından seçme eserlere yer verilmiştir. 200 sayfayı aşan içerik dergi okuyucusunun dikkatinin dağılmasına neden olmaktadır. İsmet Özel ile ilgili yazı ile Ankara ile ilgili yazılmış olan yazı belki başka bir sayıda daha güzel bir şekilde değerlendirilebilir di. Eserlerde özellikle Söğüt dergisine yapılan atıflarda, okuyucuda tebessüme neden olmaktadır. Türk edebiyatının söğüdü olmak amacıyla yola çıkan ekibe başarılar diliyoruz.