1898 yılında yayımlanan Canavar,Stephen Crane’in en bilinen novellalarından biridir.New York yakınlarında yer alan Whilomwille adlı kurgusal bir kasaba ;ön yargıların ,korkunun ve tecridin gölgesinde geçen bu hikâyede , beyaz ırktan olan bir çocuğu kurtarmak uğruna yangının ortasına dalarak feci şekilde yanan siyahi bir gencin toplumdan nasıl dışlandığına şahit oluyoruz.
Bu siyahi gencimiz Henry Johnson , hizmetlisi olduğu evde çıkan yangında küçük çocuğu kurtarmak için saniye düşünmüyor.Fakat bu yangında feci şekilde yaralanmasının yanında yüzünü de kayabediyo.
Halk tarafından “ Canavar” olarak nitelendiriliyor. İnsanlar tarafından dışlanıyor . Görünen o ki bir insanın yüzünü kaybetmesi,toplumda ona atfedilen rolü de tanınmaz hale gelmesi demektir. Yazar ise bu asıl canavarın Henry mi ,yoksa kendisinden olmayanı nefretle dışlayan toplum mu olduğuna karar vermeyi de okuruna bırakır.
Kitap bir gün de bitirilebilir.Fakat ben küçük bir rahatsızlık geçirdiğim için ilki günde bitirebildim.Eğer benim gibi modern klasikler dizisini seviyorsanız kesinlikle almalısınız. “
“Mesele ,eflatun rengi pantolon ya da parlak ipek şeritli hasır şapka değildi.Değişim başka yerde ,Henry’nin ta içinde bir yerlerdeydi.” “Zenci ,zenci ,asla ölme sen.
Kara yüzlü ve parlak gözlüysen.”
“ Onu sen yaratacaksın,bunun sen de farkındasın.Tamamen senin yarattığın bir şey olacak.Besbelli ki doğa ondan vazgeçti.O bir ölü.Sen onu yeniden hayata döndürüyorsun. Onu en başta yaratıyorsun ve aklı olmayan bir canavar olacak.”