Suat Kamil Aksoy

Artı Kapital yazarı
Yazar
10.0/10
2 Kişi
1
Okunma
1
Beğeni
654
Görüntülenme

Okurlar

1 okur beğendi.
1 okur okudu.
2 okur okuyor.
3 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
TOPLUM, DEVLET VE DEĞER İnsanın ne olduğu sorusu iktisatla ilgili değildir. Marx’a da atfedilerek oluşmuş olan anlayış, insanı toplumsal bir varlık olarak ele alma eğilimindedir. İnsanın toplumsal ilişkilerinin bütünü olarak tarif edilmesi de genel bir alışkanlıktır. Aslında somut insan hakkında konuştuğumuzda bunlar çok haklı düşüncelerdir. Ne yazık ki genel olarak insan nedir sorusu böylelikle cevaplanmış olmaz. Hatta bu fikirler yeterli bulunduğu takdirde sorunun üzeri örtülmüş de olur. Burada konunun ayrıntılarına giremeyiz elbette. Sadece insanın özünün evrensel olduğunu bu evrensel özün tüm canlı doğayla bir bağıntısının bulunduğunu ifade etmeliyiz. Öyle ki insan bir toplum olmak yoluyla doğaya ilişkin olan özünü edinmez, bu özü böylelikle geliştirir. Tıpkı dilin toplum sayesinde gelişmesinde olduğu gibi. Dilin özü de toplumsal değildir, insanda olduğu gibi evrenseldir. Bu sayede birbirinden habersiz oluşmuş toplumların, hatta başka gezegenlerde oluşmuş toplumların dilleri birbirine tercüme edilebilir. Peki toplum nereden çıkmıştır. İnsan toplum olmak zorunda mıdır? İnsan toplum olmadan önce insan değil miydi? Eğer insan toplumu önceliyorsa insanı topluma nispetle tanımlamak biraz uygunsuz olmaz mı? Evet bilmeceyi çözmek için önce doğru soruları sormak gerekiyor. İnsanın toplumsal bir varlık olduğu fikri ilk bakışta haklı gibi görünmesine rağmen, gerçek bunun tam tersidir. Toplum insanal bir varlıktır.
Kimse yanlış bildiği bir fikre sahip değildir
İnsan ise eksik olduğu halde hep tamlık yanılsaması içerisinde yaşayan bir varlıktır. Açık olmadıysa bir başka türlü ifade edeyim: Örneğin kimse yanlış olduğunu bildiği bir fikre sahip değildir, çünkü çoktan o fikri terk etmiştir. Onun yanlışları, hep doğru bildikleri arasında yer alır. Yani insan herhangi bir an kendisine baktığında kendisinde bir yanlışlık bulamaz. O tam olarak olması gereken gibidir. Belki bir ihtimal olarak yanılabileceğini düşünebilir. Ama yanıldığını bildiği anda ondan kurtulmuş da olur. Kolektif özneler açısından yanılgının fark edilip kabullenilmesi, bir bireyde olduğundan daha güçtür. Çünkü birçok bireyin aynı farkındalığı geliştirmesi aynı anda olamaz. Kolektif özneler kendilerini yücelik ya da kutsallık tonlarıyla donatmak suretiyle tamlık yanılsaması yaratırlar ve daha çok bilindiği varsayılan doğruların korunması açısından güçlü olanaklar barındırabilirler. Bu olanak aynı zamanda yanılgıları da güçlendirdiği için önemli bir zaaf kaynağıdır. Bu zaaf aynı zamanda insanın bazı gerçekleri kuşaklar boyu fark etmesini engelleyecektir.
Reklam
Reklam