Şükrü Erbaş'ın çeşitli yayın organlarında yayımlanan yazılarından oluşan bu kitap, diğer eserlerinde de olduğu gibi insanı bulunduğu zaman ve mekandan soyutluyor.
Üstat içinde bulunduğumuz çağı bayağıya kaçmadan, çirkinleşmeden ama bir o kadar da vurucu eleştiriyor ki insan bu kitabı okurken kendini sorgulamadan duramıyor.
Öte yandan bu eleştirileri yaparken hayatın güzel yanlarını da o kadar naif anlatıyor ki insan kendini eleştirirken bile hayattan umudunu kesmiyor.
Kısacası ne zaman soluk almak istesem onun kitaplarına sarılıyorum. Bu kitap da onlardan biri. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
İncelememi kitabın içinde yer alan ama her yere yazılması gerektiğini düşündüğüm bu bölümle sonlandırıyorum:
"Eğer içimizde bir gönül kaldıysa; masal dinleyen, şarkı söyleyen, şiir okuyan, sulara bakan, kuşlara gülen, ağaçları kucaklayan, yalnızlıkla ürperen bir gönül, dünyamız insanın gövdesinde yeniden filizlenmeye başlayacaktır. Yoksa yaşadığımız gezegen hepimizi bir taş masalına çevirecek."