Herhangi bir dert ortağın olmayıp da yapayalnız kaldığın zamanlarda, sana acı verip de bir türlü sırrına vâkıf olamadığın düşüncelerin anlaşılmasında kitap imdadına yetişirmiş.
Hakikati içine gömüp, vicdanını bastırarak hür dolaşacağına, aç biilaç kalsan bile, gırtlağını yırtarcasına bildiğin türküyü söylemek çok daha iyidir!..
Fare bulsak onu bile yiyorduk. Hayatta kalmak için insan etini birbirinin elinden kapıp yiyenler oldu. Hatta 1920 yıllarında Volga boylarında kendi çocuğunu kesip yiyenler bile çıktı. Lenin bile bunu kabul edip yazmıştır!..
Hakikati içine gömüp, vicdanını bastırarak hür dolaşacağına, aç bilaç kalsan bile, gırtlağını yırtarcasına bildiğin türküyü söylemek çok daha iyidir!..
Vicdanının sesine kulak tıkayıp hakikati söyleyemeden serbest dolaşmaktansa, aç ve çıplak olsan bile, avazın çıktığı kadar kendi sevdiğin şarkıyı söylemen daha makûldür.
Kefensiz Gömülenler - Şükrullah Yusufoğlu
_________________
Stalin dönemini anlatan kitaplar okumuşsunuzdur, biliyorsunuzdur ben sizi Stalin dönemi Özbek yazarın anılarına götürmek istiyorum bunu neden istiyorum tarihten ders almak ikincisi bir kişinin anıları aslında bir toplumunda anıları. Bu anı kitabında Şükrullah Yusufoğlu’nun KGB sorgu
Eli kanlı Stalin döneminde halk düşmanı karalaması ve yaftası ile çalışma kamplarına sürgüne gönderilen onlarca Özbek yazarlardan biri de Şükrullah Yusufoğlu’dur. Yusufoğlu; “Kefensiz Gömülenler” adlı anı romanında; KGB sorgu ve işkencelerinde, Sovyet sürgün kampları ve hapishanelerinde, Sibirya’da -60 derecede o hayatın pamuk ipliğine bağlı