Bak şu dağlara, ağaçlara; oralarda her şeyi görürsün, her şeyi. Gönlü boş, yüreği boş insan adam olmaz ki. İşte, gördüklerin sana yeter, gördüğünü anla yeter. Rüzgârı, uçan kuşu gerçekten gör, yeter. Görmesini bil.
"Her şeyin çabucak sonu geliyordu. Her şey süratle gelip geçiyordu. Mallar, paralar, makamlar, insanlar bugün vardı, fakat bir zaman sonra yoktu. Ömür de böyleydi. Bugün saltanat içinde vardın, yaşıyordun, fakat bir zaman sonra o saltanat yok oluyor ve insan, ölüm denen gerçeğe eriyordu. O halde, yaşarken, sahip olduğundan fazla şeye özenmek doğru değildi. Onurlu yaşamak yeterliydi. Hiçbir şey devamlı olmadığına göre, geçici olan şeyler için, değerinden fazla fedakarlığa katkanmaya değmezdi."
Muhteşem bir roman. Okumanızı tavsiye ederim.
"Yahu Hacı be," dedi. " Sen durmadan yukarılara bakar durursun, ne görürsün oralarda? Bir şeyler gördün mü ki gece gündüz demeden oraları seyredersin?"
Vereceği yanıtı düşünen Hacı, "Doğrusunu istersen, ben gökyüzünün duruluğunu, güzelliğini severim," dedi. "Ne ararsan gökyüzünde bulursun. Bak şu yıldızlara,
Bir Adana eşkıyası olan İnce Memed kadar olamasa da eşkıyalığı adalet dağıtmak için yapan bir isim ikinci dünya savaşında Kayseri Erciyes Dağı eteklerinde adalet dağıtan eşkıya Osman.
Her zaman gönüllerde olacaksın.