Sungur Savran

Türkiye'de Sınıf Mücadeleleri yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
7.5/10
13 Kişi
80
Okunma
8
Beğeni
3.132
Görüntülenme

En Yeni Sungur Savran Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Sungur Savran sözleri ve alıntılarını, en yeni Sungur Savran kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Marksizmin en büyük, en vazgeçilmez teorik kazanımlarından biri, devletin sınıf karakterini ikirciksiz biçimde ortaya koymuş olmasıdır. Devrimci proletaryanın mücadelesi açısından bu nirengi noktasıdır
Sınıflardan söz ederken, her şeyden önce, yaygın bazı yanlış anlayışlara karşı uyarıda bulunmamız gerekiyor. Soldan, hatta Marksizmden etkilenen insanlarda dahi, sınıfları gelir düzeyinin tanımladığına dair bir inanç yaygın dır. Bu bütünüyle yanlış bir anlayıştır. Yüksek ücretli işçiler orta sınıf değildir, proleterdir.1 Ayakta durmakta zorlanan ve bazı işçilerden daha düşük geliri olan dükkan sahipleri küçük burjuvadır ve sosyal statüleri bakımından kendilerini proleterlerin üstünde görürler. Bazı kapitalistlerden dahi daha zengin, muayenehane sahibi doktorlar buna rağmen küçük burjuvadır. Gelir düzeyi elbette her sınıftan insanın ekonomik ve siyasi mücadelelerdeki tavrına etki yapar. Ama gün gelir, en yüksek gelire sahip işçi bile en yoksul küçük burjuvadan daha radikal bir tavrı benimser. Önemli olan sınıfların sınıf mücadelesi içindeki potansiyel ve güncel tavrıdır, belirli bir anda nasıl bir hayat standardı olduğu değil.
Reklam
Devrimci teorinin en önemli sorunlarından biri sınıfları birbirinden ayrıştırmak, aralarındaki sınır çizgilerini belirleyebilmek, toplumu oluştu ran grup ve bireylerin sınıf aidiyetini gerçekçi bir temelde kavrayabilmektir. Sınıfları genel olarak tanımlamak, kapitalist toplumun iki ana sınıfa ayrıldığını, bunun yanı sıra bir dizi ara sınıf ve katmanın mevcut olduğunu söylemek yeterli değildir. Kapitalist bir toplumda üretim araçlarının sahi bi olup işçi çalıştıranların burjuvaziyi, üretim araçlarından yoksun olduğu için emek gücünü satmak zorunda olanların da proletaryayı oluşturduğu nu söylemekle yetinmek, cansız soyutlamaların devrimci teori için yeterli olacağı hayaline kapılmaktır. Oysa devrimci hareket günbegün yürüttüğü faaliyet vesilesiyle genel toplum kitlesi içinde burjuvazinin nerede başlayıp nerede küçük burjuvaziyle karıştığını, küçük burjuvazinin kendi içindeki ayrışmaların neler olduğunu, proletaryanın hangi kesimleri içine aldığını anlamak zorundadır.
Türkiye'de yaygın olarak kabul gören bir kanının aksine, " burjuva demokratik devrim" kategorisi evrensel değildir. Yani kapitalizm öncesi toplumdan kapitalizme geçişteki bütün devrimci dönüşümler demokratik bir nitelik taşımaz. Burjuva devrimleri bir ilk aşamada kitleleri seferber edebildiği için demokratik bir boyut taşımıştır ama on dokuzuncu yüzyılın ortasından itibaren bu demokratik boyut artan bir ölçüde geri plana düşmüş, demokratik olmayan burjuva devrimleri dizisi tarih sahnesine çıkmıştır.
Tepeden devrim, eski düzenin hakim sınıflarıyla yükselen burjuvazi arasında bir uzlasmaya dayanır. Böylece bir yandan devletin varlığının kitlesel ayaklanma tehlikesine karşı korunması, bir yandan da toplumun dönüştürülmesi sağlanmış olur.
Bir toplumun yaşamındaki her altüst oluş bir toplumsal hareketin her büyük yenilgisi, tarihin yeniden düşünülmesine ve yazılmasına yol açar. Maddi yaşamın ve toplumsal mücadelelerin bilinç üzerindeki belirleciliginin en belirgin kanıtlarından biridir bu durum.
Reklam
110 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.