Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sungur Savran

Sungur SavranTürkiye'de Sınıf Mücadeleleri yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
7.5/10
13 Kişi
79
Okunma
8
Beğeni
3.007
Görüntülenme

Sungur Savran Gönderileri

Sungur Savran kitaplarını, Sungur Savran sözleri ve alıntılarını, Sungur Savran yazarlarını, Sungur Savran yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
432 syf.
8/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Sungur Savran, eserinde milli mücadele tarihimize farklı bir perspektifle bakıyor. Ayrıca yine sol tarihimizin henüz başlangıcında gerçekleşen Mustafa Suphi ve yoldaşlarının katli olayına da bütüncül bir yaklaşım getiriyor. Benim için öğretici ve ufuk açıcı bir kitap oldu.
Bir İhtilal Olarak Millî Mücadele
Bir İhtilal Olarak Millî MücadeleSungur Savran · Yordam Kitap · 20238 okunma
1950 seçimleri burjuvazinin siyasal güçleri arasında ( kuşkusuz kızgınlık ve düşmanlık yaratan) bir nöbet değişimidir. Halk "ayağa" kalkmamıştır; olsa olsa oturduğu yerden bu düzenli nöbet değişimini alkışlamıştır !
Reklam
Geleceği temsil eden toplumsal güçlerden ürkenler, geçmişin toplumsal güçlerine, şu ya da bu ölçüde, yaslanmak ve teslim olmak zorundadır.
1856 da yabancı sermaye tarafından kurulan Osmanlı bankası, 1862 yılında ülkenin merkez bankası rolünü üstlenir. Böylece ulusal paranın yönetimi dış güçlere devredilmekte, yarı-sömürge statüsüne doğru büyük bir adım atılmaktadır. Süreç, 1854 te başlayan dış borçlanmanın yarattığı bunalım sonucunda Osmanlı maliyesinin yönetiminin yabancı devlet temsilcilerinden oluşan bir idareye, Düyun-u Umumiye'ye devredilmesiyle tamamlanır. Artık Osmanlı kelimenin arı anlamıyla bir yarı- sömürge haline gelmiştir.
sömürge ve yarı sömürge ülke ne demektir?
Sömürge statüsünün ölçütü politik bağımsızlığın yokluğudur. Yarı-sömürge , genel anlamda ekonomisi emperyalist hakimiyet altındaki ülke demek değildir. politik bağımsızlığa sahip olmakla birlikte, modern devlete özgü bazı işlevsel alanlarda yetkileri emperyalizme devretmiş ülke demektir.
432 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
"Bir İhtilal Olarak Milli Mücadele" Sungur Savran'ın cumhuriyetin 100. yılı vesilesiyle bu yıl yayınladığı son kitabı... Etrafında lehte ve aleyhte onlarca tabu bulunan Türkiye Cumhuriyeti ve 1918-1923 milli mücadele sürecini, tarihsel materyalizmin hassas terazisinde tartma girişimi de denilebilir kitap için! Savran kitaptan sonra, özellikle soldan gelen birçok eleştiriye maruz kaldı. Bu eleştirileri de ulaşabildiğim ölçüde okumaya, kitabı bu gözle yeniden düşünmeye çalıştım. Özellikle Mustafa Suphi'lerin öldürülmesi olayına ilişkin, kitaptaki yaklaşım üzerinde düşünülmeye, en azından haberdar olmaya değer nitelikte. Savran, 1918'den itibaren Anadolu'da başlayan Milli Mücadele'nin önderliğinin her zaman M. Kemal'de olmadığı, 15'leri Enver Paşa ekibinin öldürttüğü, Kuvayi Milliye ve düzenli ordu ayrımının ne anlama geldiği, Kuvayi Seyyare-Yeşil Ordu-TKP ve SSCB arasındaki ilişkilerin nasıl yorumlanması gerektiği gibi konularda cesur ve kışkırtıcı analizler, iddialar ortaya koyuyor. Özellikle bir çok başlığın, kemikleşmiş taraflarının oluştuğu ve artık kimsenin kimse ile bu konuları tartışmaya tahammül göstermediği koşullarda, sarsıcı bir kitap yazmış Savran... Okunmaya, düşünülmeye, tartışılmaya değer...
Bir İhtilal Olarak Millî Mücadele
Bir İhtilal Olarak Millî MücadeleSungur Savran · Yordam Kitap · 20238 okunma
Reklam
İşçi aristokrasisi kavramı önce Engels tarafından kendi döneminin en gelişkin proletaryasına sahip Britanya'nın işçi sınıfının belirli katmanları için kullanılmış, daha sonra Lenin'in düşüncesinde özel bir önem kazanmıştır. Engels, ortalama işçiye göre büyük maddi avantajlara sahip olan, bu yüzden kendini sınıfın geniş kitlesine göre üstün gören, sonuçta düzenle uzlaşan sınıf katmanlarına bu adı veriyor ve düzenle bütünleşmelerinden dolayı bunlara "burjuva işçiler" diyordu. Lenin Engels'in bu kavramını kendi döneminin iki büyük olgusuyla bağıntı içinde ele alacaktır. Birincisi, Lenin işçi aristokrasi sinin ayrıcalıklı konumunu emperyalizmin aşırı karlarından bu katmanlara sus payı olarak verilen "rüşvet"e bağlıyordu. İkincisi, uluslararası işçi sınıfı hareketi içinde 20. yüzyıl başından itibaren yükselmeye başlayan, 1914'te 1. Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle birlikte bütünüyle düzenin yanına geçen oportünist, reformist, sosyal şoven akımın maddi temelini emperyalist ülkelerin işçi sınıfının bu katmanlarında buluyordu. Yani işçi aristokrasisi Lenin'le birlikte bütün bir emperyalist çağ boyunca kilit bir rol üstlenen bir teorik kav ram haline geliyordu.
Üretken emek sermaye için artık-değer üreten emektir; üretken olmayan emek ise sermayenin toplam devresi ve yeniden üretimi için gerekli olmakla birlikte artık-değer üretmeyen emektir
Proletaryanın tanımlamasına girerken önce çok yaygın bir ön yargıya karşı bir uyarıda bulunmak gerekiyor. Proletarya hiçbir biçimde sanayi işçilerinden ibaret bir kavram değildir.
126 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.