Suraiya Faroqhi

Türkiye Tarihi 3 author
Author
Editor
8.3/10
56 People
307
Reads
33
Likes
2,996
Views

Suraiya Faroqhi Posts

You can find Suraiya Faroqhi books, Suraiya Faroqhi quotes and quotes, Suraiya Faroqhi authors, Suraiya Faroqhi reviews and reviews on 1000Kitap.
Cafer Efendi, Mimar Mehmed Ağa’nın yaşamını anlattığı ve sonuna Osmanlıca yapı terimlerini içeren küçük bir sözlük de eklediği Risale-i Mimariye'ye âdet olduğu üzere Allah’a, Hz. Muhammed’e ve dört halifeye övgüler düzerek başlıyor. Allah’ın övüldüğü bölümde tüm evren büyük kubbeli, kandillerle ve ışık saçan mumlarla bezeli, aydınlık pencereli ve yüksek kemerli bir cami olarak anlatılıyor. Tanrı böyle etkileyici bir yapıyı “resimsiz, hesapsız” yaratmış bir mimar olarak övülüyor.77 Evrenin yaratılışı motifinin mimari benzetmelerle anlatılmasına Sultan Ahmed Camii için yazılmış kasidede de rastlıyoruz. Kasidenin başlangıç dizelerinde gökyüzü bir kubbe, gökkuşağı mihrab, güneş ve ay ışık saçan mumlar, Sina Dağı ise değerli oymalarla bezeli bir minber olarak tasvir ediliyor. Burada da Tanrı’yı mimar olarak övme yaklaşımı var; öte yandan Cafer Efendi risalesinde Tanrı’nın yüceliğini, “Tanrı’nın gölgesi” olan padişahınkinden daha az vurgulamış. Vakfı kuran Sultan Ahmed’i, eskiden baykuşların yuva yaptığı metruk bir yere cami yaptıran cömert ve hayırsever bir kişi olarak övüyor.
Sayfa 127
İnsanlar, atların çektiği arabaları, şemsiyeli kadınları, tercihen Boğaz kıyısındaki meşhur "köşk yaşamını" hatırlamayı tercih ettiler. İstanbul nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan göçmenlerin, hizmetçilerin ve dul kadınların çektiği sıkıntılara gelince onlar çok uzun zaman önce unutuldular.
Sayfa 136Kitabı okudu
Reklam
"... tarihçilerin, nostaljiden ve fanteziden uzak durmak için ellerinden gelenin en iyisini yapmaları gerektiği konusundaki inancımı da koruyorum."
Sayfa 137Kitabı okudu
Osmanlı Kadınları
Osmanlı şiirinde sık sık karşılaşılan kadın sesleri de vardı. 18. yüzyıl İstanbul'unda Fitnat Hatun, bu alanda isim yaptı ve onun bu konudaki iddiasının erkek meslektaşlarının gözünü korkuttuğu anlaşılmaktadır.
Geç 19. yüzyılda Anadolu'da tarım
Anadolu'da deniz taşıtlarının seyrine elverişli nehir sayısı oldukça az olduğundan, tarım yalnızca tren seferlerinin fiyatları makul olduğu zamanlarda kâr getiriyordu. Ray sistemleri genellikle, kıyı limanlarına giden hatlarla ilgilenen yabancı şirketler tarafindan inșa ediliyordu ancak bu şirketler, geniş kapsamlı bir demiryolu sistemi kurmak konusunda pek istekli değillerdi. Bir demiryolu sistemi inșa etmek için gereken masraf, ülke nütçesi üzerinde büyük bir yük oluşturmaktaydı. Osmanlı hükümeti için askeri meseleler, ekonomik faktörler karşısında genellikle daha önceliklidi. Birbiriyle çelişen bu baskılar sonucunda, Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar, bağımsız hatlar dışında, hiçbir demiryolu ağı inșa edilmedi. Yine de Ankara'ya giden demiryolu hattının 1892'de tamamlanmasının Kuzeybatı Anadolu tarımı üzerinde çok büyük bir etkisi oldu. ikmal servisleri, köylülerin at arabaları ve develerle sağlanıyordu. Sonuç olarak bu hayvanların ekonomik önemi, demiryolu taşımacılığının ilk așamasında da azalmadı hatta daha da arttı.
Sayfa 102Kitabı okudu
19. yüzyılda kırsal bölgelerin durumu
"İstanbul'un buğday ihtiyacını karşılayan bölgelerin değiştirilmesi ihtiyacı giderek daha fazla önem kazandı. Geçmişte, buğdayın büyük bölümü bugünkü Bulgaristan'ın kıyı bölgelerinden ve Romanya'dan sağlanıyordu ama buğday artık bunların yerine Anadolu'dan alınmaya başladı. Orta Anadolu'da yalnızca yarı göçebeler tarafından kullanılan, nüfusun seyrek olduğu ve tarım amaçlı kullanılabilecek geniş alanlar elbette vardı. Ancak yerel halk, geleneksel otlakların küçültülmesine oldukça sert tepki veriyordu ve buralara iskan edilen, tabiat ya da insan kaynaklı sorunlarla karşı karşıya kalan, her durumda büyük bölümünü şehirlilerin oluşturduğu insanların çoğu, kendilerine tahsis edilmiş olan yerleri kısa süre sonra terk etti.
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
191 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.