Her cumartesi akşamı avuçlarım terleyerek, merak içinde aşağıya inip bir son sınıf öğrencisinin teyzesinin en yakın arkadaşının oğluyla tanıştırılmaktan ve karşımda kepçe kulaklı ya da dişlek ya da topal, soluk benizli, mantar gibi birini bulmaktan nefret ediyordum. Herhangi bir sakatlığım yoktu, yalnızca çok fazla çalışıyor, ne zaman durmam gerektiğini kestiremiyordum.